Hakkımızda Sosyalist Birlik (Marksist)
2 Mart, 2022
Çeviren: Deniz Kızılçeç
Çevirenin Notu: Batılı burjuva medyası, sürekli olarak Rusya'nın başlattığını iddia ettiği savaşın uluslararası hukuku ve insan hakları hukukunu çiğnediği propagandasını yapıyor. Bunu sadece burjuva ideolojisi ile kafası karışmış bazı işçilere yutturabilir. Engels 1887 yılında yazdığı Hukukçu Sosyalizm adlı kapsamlı makalede, bazı sosyalistlerin Hak ve Hukuk sorunlarını ve Hukuk'un hayat içinde gerçekleşmesini nasıl gerçek sınıf ilişkilerinden ve gerçek ekonomik ilişkilerden kopardığını uzun bir teorik broşür ile çok detaylı bir biçimde eleştiriyor. Ve Engels'in parlak bir şekilde eleştirdiği aynı sakat Hukukçu Sosyalizm yaklaşımları uluslararası alanda hakim olan güçlü devletler, görece güçlü devletler, görece zayıf ve konumdaki zayıf ülkeler arasındaki ilişkileri ve çatışmaları ele alırken de ortaya çıkmaktadır. Çatışmaların ve olguların gizlediği gerçek edimsel süreçler incelenmeksizin Hukuki yaklaşım temel alınarak eleştiriler ve tutumlar üretilmektedir. İşçi sınıfı ve görece zayıf ülkeler sadece ve sadece kendi çıkarlarını savunabilecek güçleri bir araya getirebilirlerse, ve kendilerini savunmaya uygun taktiklere sahipler ise hukuk silahının kendilerine karşı kullanılmasını engelleyebilirler ve yine de bunu yaptıklarında büyük bedeller ödemek zorunda kalabilirler. Görece zayıf ülkeler sadece ve sadece kendi çıkarlarını savunabilecek güçleri varsa, ABD gibi zalim devletlerin uluslararası hukuku kendi çıkarları doğrultusunda çarpıtıp veya uluslararası hukuku iş göremez hale getirip onların saldırgan stratejilerini engelleyebilirler. İşçi sınıfı isyan edip ayağa kalktığında burjuvazinin yaptığı yasalar ve işçilere karşı kullanılmak üzere gereken boşluklarla donatılmış olan burjuva hukuk, bu boşlukları tereddüt etmeden kullanan burjuvazi tarafından işçilere ve halka karşı bir saldırı silahına dönüşür. Bugün, Ukrayna krizi nedeniyle sınıf bilinçli işçilerin Engels'in bu çok değerli eserini incelemelerinin tam zamanıdır.
Rus toplumunun ilgisi şu anda, Ukrayna'yı Bandera Nazizminden kurtarma operasyonuyla bağlantılı olarak ABD ve AB ülkelerinin Rusya'ya yönelik yaptırımları üzerine odaklanıyor. Elbette yaptırımlar hassastır çünkü ABD ve AB ile çok çeşitli ekonomik, siyasi, kültürel ve diğer bağları etkilerler. Ancak tüm dünyanın Rusya'yı kınadığını söylemek kesinlikle yanlış olur.1 Şimdi, dünya topluluğunun Batı'nın Rusya'yı ayıplama girişimine karşı tutumu oldukça netleştirmiştir. Bizim için sadece kimin yaptırımlardan yana olduğunu değil, kimin karşı olduğunu da bilmek önemli.2

Ülkemizi ayıplamaya karşı olanlar arasında öncelikle BRICS ülkeleri var: Brezilya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika. Bunlar, dünya nüfusunun %43'ünü oluşturuyor. Çin, milli gelir açısından dünyanın birinci, Hindistan üçüncü ekonomisidir. Aslında Asya'nın tamamı ABD'nin yanında yer almak istemiyor. Sadece topraklarında Amerikan işgal birlikleri ve üsler bulunan Japonya tamamen ABD'yi izliyor.
Ortadoğu'nun önde gelen ülkeleri – Pakistan, İran ve hatta Türkiye – Amerika'nın herkese dayattığı ayıplamadan memnun değil. ABD'ye çok dostane olanlar da dahil olmak üzere Ortadoğu'nun Arap ülkeleri tarafsızlık ilan ettiler. Birleşik Arap Emirlikleri, BM Güvenlik Konseyi'nde Rusya'yı kınayan bir kararın oylanmasında çekimser kaldı.
ABD emperyalizminden en çok zarar gören Latin Amerika yaptırımları desteklemiyor. Ve bunlar sadece eski dostlarımız ve müttefiklerimiz – Küba, Venezuela, Nikaragua – değil, aynı zamanda en büyük ve en etkili ülkeler: Brezilya, Arjantin, Meksika.
Afrika'da lider ülke – Güney Afrika – yaptırımlara karşı. Rusya'nın yaygın uluslararası kınanması nerede ?
Rusya'ya Karşı Ağır Yaptırımları Herkes Onaylıyor propagandası gerçek değil !
Daha önce SSCB'nin bir parçası olan birçok ülke de mevcut duruma anlayışla yaklaşıyor. Görünüşte dostane görünmeyen Gürcistan'ın liderliği bile, kendi ekonomilerine düşman olmadıklarını söyleyerek Rusya'ya karşı yaptırımları ve Banderacılar'a askeri desteği onaylamadı.
AB'nin sadakalarıyla geçinen ve Vaşington'ın emriyle hareket eden Baltık ülkelerinin – Litvanya, Letonya ve Estonya – Batı'da değil, Doğu'da olan gerçek çıkarları ve tarihi pazarları hakkında düşünmelerinin tam zamanıdır. Polonya'da ve Doğu Avrupa'nın diğer ülkelerinde bunu düşünmek hiç mantıksız değil.
Sadece kendi propagandalarıyla aptallaştırılan, Vaşington'dan gelen emirlere körü körüne itaat eden Avrupalılar, inatla, her şeyden önce kendilerine zarar verdiklerini anlamak istemiyorlar. Onlar, Rusya ile ticari ve ekonomik ilişkilerden büyük gelirler elde ediyorlar. Ve şimdi gidiyorlar, kendilerine – şimdiden 250 milyar dolara ulaşan – büyük ekonomik hasara neden oluyorlar.
Avrupa'da da herkes aynı fikirde değil. Sırbistan, Rusya ile devam eden işbirliği konusunda kararlı bir tavır aldı. Alman Federal Meclisi'nde sağduyunun sesleri duyuluyor. Sonuçta, Avrupa net bir kaybeden konumundadır. Rusya'yı değil, aynı zamanda uzun süredir ekonomik rakibi olan Avrupa Birliği'ni de vuran ABD tek kazanan süper devlet. Bu basit gerçeğin yakında Avrupalı politikacıların aklına geleceğine inanıyorum.
Batı yaptırımları bağlamında, devletimizin, bize dayatılan ekonomimizin Batı'ya enerji ihracatına ve Rusya'ya sanayi ürünleri ithalatına olan bağımlılığının zararlı seyrini durdurmak için nihayet güçlü önlemler alması gerekiyor. Yeltsin, Chubais ve Gaidar liderliğindeki Amerikan beşinci kolunun uzun yıllar çökerttiği kendi üretimimizi yeniden yaratmak gerekiyor. SSCB bir zamanlar dünyanın önde gelen bir ekonomisiydi. NATO'nun maceralarından bağımsız olarak yeniden müreffeh bir ülke olamamamız için hiçbir neden yok.
Mevcut koşullarda, tüm halkların çıkarları ve ülkemizin dirilişi için sosyo-ekonomik gidişatta belirleyici bir değişiklik yapılması gerekmektedir. Rusya Federasyonu Komünist Partisi'nin "İnsana Yakışır Bir Yaşama Doğru On Adım" programında bu konuda çok özel öneriler bulunuyor. Sovyetlerin zengin deneyimine dayanan sosyalist fikirlere başvurarak, Rusya'nın kendisine uygulanan tamamen hukuksuz ve çok ağır yaptırımları başarıyla aşacağına inanıyoruz.
Rusya Federasyonu Komünist Partisi Merkez Komitesi Başkanı
G.A. Zyuganov
- EDİTÖR: Batı medyası oylamayı tam tersine ABD'nin zaferi olarak sunuyor. [↩]
- EDİTÖR: Emperyalist güçlerin hakim olduğu bugünkü dünyada zayıf ülkelere karşı devreye sokulan birçok hukuksuz uygulama olağan gibi gösteriliyor. Küba'ya, İran'a, Venezuela'ya uygulanan ve birçok insani sorunlara ve acılara yol açan yaptırımlar hangi hukuka dayanıyor? Amerikan yasama organlarından (Kongre ve Senato'dan çıkan kararlar). [↩]
- EDİTÖR: Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin 15 üyesi (Daimi 5 Üye: Çin, Fransa, Rusya Federasyonu, Birleşik Krallık ve Amerika Birleşik Devletleri; Geçici 10 Üye: Arnavutluk, Brezilya, Gabon, Gana, Hindistan, İrlanda, Kenya, Meksika, Norveç, Birleşik Arap Emirlikleri) arasında ÇEKİMSER ve RET oyu kullanan ülkelerin nüfusu dünya nüfusunun ykl. %44'ünü (Dünya GSYİH %30) oluştururken, yaptırımlar lehine oy veren ülkelerin nüfusu dünya nüfusunun ykl. %10'unu (Dünya GSYİH %25) oluşturuyor. Dünya değişti ve değişmeye devam ediyor. [↩]