Hakkımızda Sosyalist Birlik (Marksist)
Dünya Yeni bir Anti-Rus Propaganda Salgınıyla Karşı Karşıya: Sosyalist İşçiler Olarak Ukrayna Krizinin Karmaşık Durumunu Nasıl Ele Almalıyız
Deniz Kızılçeç
ABD bencil ulusal çıkarları ve hegemonyacı konumunu koruma uğruna bildik Soğuk Savaş zihniyetine başvurarak, dünyanın ezici çoğunluğunun talep ettiği, gelişmekte olan ülkelerin kolektif bir şekilde önderlik ettiği ve çağın gerektirdiği çok-kutuplu barışçıl, demokratik ve dayanışmacı yeni bir dünya sistemine geçişi engellemek istiyor.
ABD, "Oydaşma, Ortak İnşa, Ortak Yönetim, Paylaşım" perspektifine dayalı bir "Küresel Yönetişim Sistemi"ne karşı Batı'nın küresel tekelci sömürü ve baskısını ayakta tutmak ve sürdürmek için çatışma ve savaşçı rekabete dayalı bir kutuplaştırma stratejisi izliyor. "İnsanlığın Ortak Kader Topluluğu"na dayalı karşılıklı kazanç ve barışçıl kalkınma odaklı yeni bir dünya sistemine önderlik eden Çin'i rakip, yeni dünya düzeninin uzun vadeli inşasını destekleyen Rusya'yı düşman ve (ekonomik dev fakat siyasi cüce) Avrupa'yı ise kilit olarak görüyor.
Biden yönetimi, Trump yönetiminin izlediği Çin ve Avrupa'yı doğrudan hedef tahtasına koyan "Önce Amerika" stratejisinden (Brexit-Vuhan), tıpkı Soğuk Savaş dönemindeki gibi Avrupa'yla ittifak halinde büyük güç konumunu kaybetme ile karşı karşıya bulunan Rusya'yı hedef alan "Lider Amerika" stratejisine geçti. Bu strateji değişikliğine yanıt olarak Rusya ve Çin arasında Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti'nin Uluslararası İlişkilerde Yeni Bir Çağa Giriş ve Küresel Sürdürülebilir Kalkınma Konusunda Ortak Bildiri imzalandı ve dünya kamuoyuna yukarıda adı geçen çok-kutuplu barışçıl, demokratik ve dayanışmacı yeni bir dünya sistemine geçiş hedef ve iradesi duyuruldu. Bu belgenin orijinali ve ana kesitlerin çevirisi.
Yıllardır Rusya'nın egemenliğini tanımayan ve güvenlik kaygılarını hiçe sayan NATO'nun Doğuya Doğru Genişlemesi, nükleer ve biyolojik olarak silahlandırdığı Ukrayna'nın NATO'ya dahil edilmesi tehdidiyle birlikte Rusya'nın kırmızı çizgilerini zorladı. Rus hükümeti Ukrayna'yı Silahsızlandırılma ve Nazilerden Temizleme adını verdiği özel bir harekat başlattı. Buna cevaben ABD ve Avrupa 2014'te darbe ile iktidara gelen faşist cuntanın ardılı olan kukla Zelenski hükümete desteklerini ilan ettiler ve Rusya'ya karşı olağanüstü şiddetli ekonomik yaptırımlar uyguladılar. Buna ilaveten, Alman hükümeti olağanüstü bir 110 Milyar dolarlık silahlanma yasası çıkarttı. Rus kültürü sansürlendi, sanatçı ve sporcuların fikir özgürlüğüne tecavüz edildi. Irkçılık kurumsallaştı. Tıpkı geçmişte kitlelere şırınga edilen İslam karşıtlığı (9-11), Çin karşıtlığı (Vuhan) gibi bu sefer Rus karşıtlığı (Ukrayna krizi) üzerinden, Avrupa hükümetlerinin elini kolunu halihazırda yeterince bağlayan güruh çılgınca palazlandırılıyor ve tüm dünyanın gözü önünde faşizme yaslanan daha önce görülmedik güçlü bir bir sağ popülizm dalgası yükseliyor. Batı medyası Ukrayna halkının uğradığı insani mağduriyeti izleyicilerin gözüne sokarak Ukrayna'daki ABD işbirlikçisi hükümetin haklı, Rusya'nın tek taraflı olarak suçlu olduğuna dair sistemli bir çarpıtma ve propaganda kampanyası yürütüyor.
Barışsever, demokratik ve ilerici güçlerin birinci ve acil görevi, bu propagandanın arkasındaki güçlerin asıl amaç ve hedeflerini teşhir etmektir. Bugün Rusya faşist eğilimler taşıyan emperyalist cephenin sıkıştırmalarına karşı kendi güvenlik çıkarlarını savunmak amacıyla sert bir yanıt vermiştir. Bununla birlikte Rusya dünya çapında mevzilenmesi ve tutumu itibariyle dünyada hegemonyacılığa karşı çıkan aynı zamanda barış ve kalkınma yanlısı ülkeleri ve sosyalist yoldan gelişmek isteyen ülkeleri (Çin, Küba, Vietnam, Demokratik Kore Halk Cumhuriyeti, Laos Demokratik Halk Cumhuriyeti) ve dünyadaki Venezuela, Nikaragua, Bolivya, Güney Afrika, Belarus gibi hegemonyacılığa karşı ilerici tutum alan ülkeleri etkin bir şekilde desteklemektedir. Tüm dünyanın sosyalistleri, barışsever, demokratik ve ilerici güçler bu genel durumu ve Ukrayna krizindeki karmaşık durumu dikkate alarak, bugün eleştiride okun sivri ucunu ABD önderliğindeki Batı blokuna yapmalı, Rusya'yı hedef alan hegemonik ve emperyalist söylemi desteklemekten kaçınmalıdır.
Batılı Medya Düşman Propaganda
Batılı burjuva medyası, sürekli olarak Rusya'nın başlattığını iddia ettiği savaşın uluslararası hukuku ve insan hakları hukukunu çiğnediği propagandasını yapıyor. Bunu sadece burjuva ideolojisi ile kafası karışmış bazı işçilere yutturabilir. Rusya halkı ile Ukrayna halkı arasında son derece karmaşık dil, etnik, dini, ideolojik ve ırksal bağlar vardır. Ukrayna'da çeşitli tarihsel nedenlerle Rusya'ya gönül bağları ile bağlanmış olan geniş bir nüfus kitlesi bulunuyor. Bundan başka Ukrayna'da toplam 4 milyon nüfus oluşturan Moldova, Slovak, Romen, Yunan, Bulgar vb. birçok azınlık bulunuyor. Bunların barış içinde yaşayabileceği bir siyasal ve ideolojik ortak ve hukuki düzenin oluşması gerekiyor. Bugünkü Ukrayna'nın başkenti olan Kiev kenti ve bitişik bölgeler tarihte ilk Rus Prensliğinin kurulduğu Rus İmparatorluğu ve Rus Uygarlığının beşiği olan bir bölgedir.
Kırım Eyalet Özerk Bölgesinin Karmaşık Durumu
Bundan başka bugün Ukrayna'nın bir parçası görünen Kıırım Eyaleti Özerk Bölgesi'nde yaşayan halkın durumu da Rusya halkı ile son derece karmaşık ilişkiler gösteriyor. Burada Rus nüfus % 66 düzeyindedir, buraya Ukrayna milliyetinin yoğun göçü 1954 yılında başlamıştır. Kırım Eyalet Bölge hükümeti Kruşçev liderliği tarafından ekonomik-sanayi nedenleri gerekçe gösterilerek Rusya Sosyalist Cumhuriyeti'nden (bir Sovyet Cumhuriyeti) Ukrayna Sosyalist Cumhuriyeti'ne bağlanmıştır. Bu eyalet bölgede % 15'lik bir Ukrayna nüfusu birikmiştir. Bunlar dışında % 11 dolayında Tatar milliyeti bu eyalet bölgede yaşamaktadır.
Görüldüğü gibi Rus halkı ile Ukrayna halkı ve Kırım Halkı, bunlar arasında oldukça içiçe geçmiş tarihsel bağlar bulunuyor. Bunlar Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği döneminde ortak bir kolektif Sovyet halkı oluşturma yolunda ilerlemekteydi ve çeşitli farklılıklarına karşın aralarında oldukça uyumlu ilişkiler içindeydiler. Çeşitli olumsuz etkenlerin devreye girmesiyle yeni bir durum oluşmuştur.
Hukukçu Sosyalizm Yaklaşımı Çözüm Değil
Engels 1887 yılında yazdığı Hukukçu Sosyalizm adlı kapsamlı makalede, bazı sosyalistlerin Hak ve Hukuk sorunlarını ve Hukuk'un hayat içinde gerçekleşmesini nasıl gerçek sınıf ilişkilerinden ve gerçek ekonomik ilişkilerden kopardığını uzun bir teorik broşür ile çok detaylı bir biçimde eleştiriyor. Ve Engels'in parlak bir şekilde eleştirdiği aynı sakat Hukukçu Sosyalizm yaklaşımları uluslararası alanda hakim olan güçlü devletler, görece güçlü devletler, görece zayıf ve konumdaki zayıf ülkeler arasındaki ilişkileri ve çatışmaları ele alırken de ortaya çıkmaktadır. Çatışmaların ve olguların gizlediği gerçek edimsel süreçler incelenmeksizin Hukuki yaklaşım temel alınarak eleştiriler ve tutumlar üretilmektedir. İşçi sınıfı ve görece zayıf ülkeler sadece ve sadece kendi çıkarlarını savunabilecek güçleri bir araya getirebilirlerse, ve kendilerini savunmaya uygun taktiklere sahipler ise hukuk silahının kendilerine karşı kullanılmasını engelleyebilirler ve yine de bunu yaptıklarında büyük bedeller ödemek zorunda kalabilirler. Görece zayıf ülkeler sadece ve sadece kendi çıkarlarını savunabilecek güçleri varsa, ABD gibi zalim devletlerin uluslararası hukuku kendi çıkarları doğrultusunda çarpıtıp veya uluslararası hukuku iş göremez hale getirip onların saldırgan stratejilerini engelleyebilirler. İşçi sınıfı isyan edip ayağa kalktığında burjuvazinin yaptığı yasalar ve işçilere karşı kullanılmak üzere gereken boşluklarla donatılmış olan burjuva hukuk, bu boşlukları tereddüt etmeden kullanan burjuvazi tarafından işçilere ve halka karşı bir saldırı silahına dönüşür. Bugün, Ukrayna krizi nedeniyle sınıf bilinçli işçilerin Engels'in bu çok değerli eserini incelemelerinin tam zamanıdır.