Hakkımızda Sosyalist Birlik (Marksist)
HDP Lideri Sancar: HDP Kürt Sorununda çözüm gücüdür, Muhalefetin iktidardan farkı nedir, ortaya koymalıdır
Kürt sorununda çözümsüzlük anlayışı derinleştikçe, çözümsüzlük politikaları yaygınlaştıkça sadece ekonomi çökmüyor
Gemlik Yürüyüşünde milletvekillerimiz darp edildi, gözaltına alınmak istendi, kelepçe takıldı

Rojat Kaya
Gemlik Yürüyüşü….. yaygınlaşan savaş politikalarına, daha da derinleştirilmeye çalışılan çatışma anlayışına karşı demokratik çözüm ve barış imkanlarına dikkat çekmektir. Bu bir demokratik haktır. Gösteri anayasal bir hak. Ama bu demokratik imkanı kullandırmamak için güvenlik güçleri iktidarın emriyle ağır şiddet uyguladılar. Milletvekillerimiz darp edildi, hatta gözaltına alınmak istendi. Kelepçe takıldı. Görüntüler ortada. Şimdi burada böyle bir anlayışın nereye çıkacağını kestirmek zor değil.
Demek ki barış ve çözüm için yapılan her türlü girişim bu iktidarı rahatsız ediyor. Çok rahatsız ediyor. Çünkü onlar için savaş siyaseti, çözümsüzlük, gerilim, kutuplaşma hayatta kalmanın neredeyse tek yolu.
Geleceği bu çözümsüzlük zihniyeti üzerine kurmayı değil; tam tersine eşit yurttaşlık temelinde Kürt sorununun demokratik olarak çözüldüğü, demokratik siyasetin her alanda belirleyici olduğu bir yaklaşımı savunuyoruz.
Bunu söylemek iktidarı rahatsız eder bunu anlıyoruz. Çünkü varlığını inkara, savaş politikalarına, kutuplaşmaya, düşmanlaştırmaya bağlamış. Peki muhalefete ne oluyor? Bu gerçeklikler karşısında bütün muhalefete soruyorum. Bu gerçeklikler karşısında sözünüz nedir, önerileriniz nedir? "Bu iktidarın izlediği yolu aynen devam ettireceğiz" diyorsanız bu iktidardan temelden farkınız ne? Bizler bu iktidarın zihniyetini başka ambalajlarla topluma sunma arayışlarına karşı çıkıyoruz.
Bütün savaş politikalarını reddeden bir birliktelik istiyoruz
Çözümün nereden geçtiğini biliyoruz. Öncelikle güçlü bir savaş karşıtı birlikteliğe ihtiyacımız var. Toplumun büyük çoğunluğunun bu savaşı istemediğini, geçmiş yıllarda yapılan araştırmalar ortaya koydu. Hele 2013-2015 arası dönemi hatırlayalım. O dönem yapılan kamuoyu araştırmalarında siyasetle, müzakereyle, diyalogla çözüm isteyenlerin oranı yüzde 75'leri buluyordu. Şimdi uygulanan savaş siyaseti, düşmanlaştırma, toplumu rehin alma yaklaşımı bu çoğunluğun sesinin çıkmasını bir süreliğine engellemiş olabilir ama toplumun çözüm isteyen, bir arada demokratik yaşam isteyen büyük bir çoğunluğu var. Bu büyük çoğunluğun gücünü de ortaya çıkaracak siyaset yürütüyoruz. Demokrasi İttifakı diyoruz. Savaş karşıtı bütün politikaları reddeden bir birliktelik istiyoruz.
Halkın birlikte ve özgür yaşama iradesini ortaya çıkarmaya kararlıyız
Biz emekçileri sefalete ve yoksulluğa mahkum eden, bir avuç sermayedarı kollayan bu talan düzenine karşı çıkıyoruz ve bu karşı çıkışı en geniş kesimlerin ortak mücadele hedefi haline getirmek istiyoruz. Gücümüz var. Bu toplum gerçeklerle yüzleşmeyi reddeden bir yapıya sahip değil. Eğer bu gücü başarıyla örgütlersek, göreceksiniz bütün bu inkar, gerçeklikten kaçma, gerçekliği çarpıtma, manipülasyon ve yalan politikalarını çökerteceğiz. Savaştan medet uman, bu ülkede ayrımcılığı sürekli kılmayı, ezilenleri ezilen olarak tutmayı hedefleyen kim varsa bilsin ki karşılarında HDP var, demokrasi güçleri var, halkın birlikte, eşit, özgür yaşama isteği var. Ve biz bu isteği ve iradeyi ortaya çıkarmaya kararlıyız.
Yalanı çökerteceğiz, yalan siyasetine son vereceğiz
İktidarın başı, AKP Genel Başkanı dün Gemlik Yürüyüşüyle ilgili sözler söylerken cenazeleri de andı. Tam da işte biz bunun için mücadele ediyoruz. Bir daha bu ülkeye çatışmalarda cenaze gelmesin diye. Bizim hedefimiz budur. Savaş siyaseti, ölüm siyasetidir. Biz giden her canın yüreğimizden bir parça aldığına inanan insanlarız, bütün acılara eşit yaklaşan insanlarız. Hiç kimse bu ölüm acısını, kayıp acısını yaşamasın diye her türlü bedel ödeyen bir çizgiye sahibiz. İşte o nedenle gerçekten cenazelere ve ölümlere üzülenler bizleriz. Çünkü bir daha ama bir daha kimse canını kaybetmesin, gençlerimiz bu çatışmada yitip gitmesin diye demokratik çözüm, barış, diyalog ve müzakere demeye devam ediyoruz ve devam edeceğiz. Kanı da durduracağız yalanı da çökerteceğiz, bu talan siyasetine de son vereceğiz.
Ne bu zorba iktidarı ne de eski köhnemiş zihniyeti devam ettirecek arayışları kabul ediyoruz
Gündem çok dolu, Türkiye'nin yeniden savaş sarmalına girmesi için sürekli yeni oyunlar peşinde koşan bir iktidar var. Bu da bir gerçeklik. Peki, bu gerçekliğe gözümüzü yumabilir miyiz? Bu gerçekliği görmezden gelerek gerçek bir alternatif, gerçek bir muhalefet yaratılabilir mi? Hayır, bu gerçekliği gören yerden ancak gerçek siyaset yapılabilir. Bizim buradaki tutumumuz bu kadar net iken, bazı çevrelerin spekülasyonları ve manipülasyonları hiçbir değer taşımıyor bizim açımızdan. Bizim buradan yaptığımız bütün çağrılar toplumun tüm kesimlerinedir. Evet, çağrı iktidaradır ama belki de ondan önce bizim dışımızdaki muhalefet partilerinedir, Türkiye'deki bütün demokrasi güçlerinedir.
Gelin burada güçlerimizi birleştirelim diyoruz. Gerçekliği yok sayan ve kendimizi kandıran yoldan ayrılalım. Tarihi bir fırsat var. Önümüzde seçimler yaklaşıyor, bunlar herhangi bir seçim olmayacak. Bunu da biliyoruz. HDP olarak tutumumuzu bütün açıklığıyla aylar önceden ortaya koyduk. Biz ne bu zorba iktidarı ne de eski köhnemiş zihniyeti devam ettirecek arayışları kabul ediyoruz. Hayır, bu zorba iktidarı da istemiyoruz, eski köhnemiş sistemi yeniden canlandırma arayışlarını da kabul etmiyoruz.
Nereden engel çıkarsa çıksın yürüyüşümüzden vazgeçemeyeceğiz
Biz gerçek alternatiflerin peşindeyiz. Bu ülkede yoksulluğa çözüm, bu ülkede gençlerin geleceksiz bırakılması ve umutsuzluğa hapsedilmesi politikalarına karşı gerçek siyaset yürütüyoruz. Gerçek siyaset gerçekliği gören, toplum gerçekliğiyle iç içe olan siyasettir. Bedeli vardır. Ödedik, ödüyoruz, gerekirse ödemeye devam ederiz. Fakat burada vazgeçmeyeceğimiz şey demokratik, özgür, eşit yurttaşlığa dayalı kalıcı barışın sağlandığı bir gelecektir. Bunun için her türlü mücadeleyi demokratik alanda sürdüreceğiz. Bizim bu itirazlarımıza, bu haykırışımıza, bu mücadelemize nereden engel çıkarsa çıksın yürüyüşümüzden vazgeçemeyeceğiz. Bu ülkeye demokratik çözümü de kalıcı barışı da güçlü demokrasiyi de bu kararlılık getirecektir. Bu inanç getirecektir. Hepimiz buna sarılalım değerli arkadaşlarım.
Tecrit politikasını her tarafta yaygınlaştırmaya çalışıyorlar
Şimdi çözümsüzlük politikalarına itirazı tecrit ediyorlar. Yani biz çözümsüzlüğe itiraz ettikçe sesimiz kısılıyor. Savaş politikalarına karşı mücadeleyi tecrit ediyorlar. Yoksulluğa, talana, soyguna, yalana karşı mücadeleyi tecrit etmeye çalışıyorlar. Dediğim gibi bu sadece iktidardan gelmiyor, kendine "muhalefet" diyen başka çevrelerden de geliyor. Kısacası İmralı'daki tecrit de bunun bir parçasıdır. Buna karşı itirazı da tecrit etmek istiyorlar. Çözüm için, demokratik ve özgür bir gelecek için yürütülen her türlü çabayı, barış için verilen her türlü mücadeleyi, eşit ve onurlu yaşam için verilen mücadeleyi tecrit etmeye çalışıyorlar. Tecrit politikasını her tarafta yaygınlaştırmaya çalışıyorlar. HDP var oldukça, her alandaki tecride karşı aynı kararlılıkla mücadele de var olacaktır. Mücadele varsa umut vardır, umut varsa başarı kaçınılmazdır.
Seçim sürecinde finale doğru yürüyoruz, herkes gerçek hedefini daha açık söylemek zorunda
Tekrar bu bahsin sonunda şunları herkesin dikkatine sunuyorum: Ölüm siyasetine, savaş siyasetine, çözümsüzlüğe karşı kimin önerisi varsa ortaya koymalıdır. Çözüm için hangi yöntemi savunduğunu herkes açıkça belli etsin. Aynı politikalar girdabında bu toplumu sefalete, ölümlere, zulme mahkum eden anlayış mı; bu girdabı kırarak barışı, çözümü, demokrasiyi hedefleyen anlayış mı? Artık kimsenin kendi pozisyonunu gizleyecek, orta sahada top dolaştıracak alanı kalmadı. Finale doğru yürüyoruz. Herkes gerçek hedefini, amacını ve gelecek için taahhütlerini daha açık söylemek zorundadır.
Seçimlere en geniş demokrasi ittifakıyla gireceğiz
Biraz önce yine söyledim, HDP bunu çok net ve dürüst bir şekilde yapıyor. Seçimlerde nasıl davranacağımızı bir buçuk yıldır anlatıyoruz. Spekülasyonlar ve manipülasyonlar boştur, kimse bunlara kulak vermesin. Parlamento seçimlerine en geniş demokrasi ittifakıyla; mevcut ittifaklar dışında en geniş demokrasi, barış ve çözüm ittifakıyla gireceğiz. Halkların, emekçilerin, kadınların, gençlerin, demokrasi ve barış isteyenlerin iradesini en güçlü şekilde Meclis'e taşıyacağız. Meclis'i, Saray'ın bir uzantısı olmaktan çıkaracağız; halkların sorunlarının tartışıldığı, hakikatlerin konuşulduğu, çözümün arandığı bir platform haline getireceğiz. Elbette bütün mesele Meclis'te büyük çoğunlukla bulunmak değildir. Halkın bulunduğu her yerde, toplumun her kesiminde mücadele etmeye devam edeceğiz.
Bize düşman gözüyle bakan toplumun bütün kesimleriyle konuşmaya hazırız
Bize karşı önyargılar varsa, buna karşı toplumun her kesimiyle konuşmaya hazırız. Bizim duruşumuzdan kaygı duyan kim varsa, bizimle açıkça diyaloga gelsin. Halkın içinde bizimle bu diyalogu kuramayacak kadar uzak mesafeler varsa, o mesafeleri kapatmak da bizim sorumluluğumuzdur. Halkın her kesimiyle; kaygısı olan, hatta öfkesi olan, dahası bize düşman gözüyle bakan toplumun bütün kesimleriyle konuşmaya ve diyaloga hazırız. Gerçekliği anlatmak için elimizden geleni yapmaya hazırız. Gelen eleştirilerin hepsini samimiyetle değerlendirmeye, kendimizi düzeltmeye ve gerekirse değiştirmeye hazırız. Bu ülkeyi bu şekilde düzeltebiliriz. Buna varız, buna hazırız, bunun da çabasını önümüze hangi engel çıkarılırsa çıkarılsın yürütmeye devam edeceğiz. Evet, gündemde ekonomi var, yoksulluk ve sefalet var ama hepsinin kesiştiği nokta ortada.
Açık mutabakat ile ortak aday fikrine açık olduğumuzu söyledik
Bugünkü konuşmamda üzerinde bu kadar durmamın nedeni de bu. Spekülasyonların bir parçasına daha da cevap vermem gerekiyor. Parlamento seçimleri için çizdiğimiz yol çok nettir: Açık müzakere, açık diyalog ve açık mutabakat ile ortak aday fikrine açık olduğumuzu söyledik. Müzakere başlıklarımızı da bütün kamuoyuna geçen yıl 27 Eylül'de ilan ettik. Hiçbir saklımız gizlimiz yok.
Hiç tereddüt etmeden kendi yolumuzda yürümeye devam ederiz
Cumhurbaşkanlığı seçiminde politikamız budur. Açık müzakere, doğrudan diyalog ve gerçeklerle yüzleşme temelinde bir mutabakat. Eğer bu saydığımız yöntem karşılık bulmazsa da hiç tereddütsüz kendi yolumuzda yürümeye devam edeceğiz. Kimse öyle imalat falan beklemesin. Açık söylüyorum. Bu yöntem karşılık bulmazsa şüphesiz kendi adayımızı, Demokrasi İttifakının adayını çıkarmayı önümüzde en önemli seçenek olarak tutuyoruz. Bu kadar. Buradan hiç başka şeyler aramasın kimse. Kulis bilgileriymiş de şuymuş da buymuş da efendim niyetler başkaymış… Yok böyle şeyler. Buradayız, herkesle konuşmaya açığız. Sakladığımız bir şey yok.
Bizden daha şeffaf politika yapan yok. Bizden daha dürüst davranan parti de yok. Bizim dışımızdaki çekişmelere bakın. Bizim dışımızda kalan güçlerin yaptıkları şey Bizans oyunlarıdır. Biz halkın gerçekliğiyle mücadele yürütüyoruz, siyaset yapıyoruz. Bakın Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yapılan tartışmalara… ama sürekli farklı oyunlar oynanıyor.
HDP Kürt Sorununda çözüm gücüdür, kongremiz büyük bir şölene dönüşecektir
Konferansımızı topladık 6-7 Haziran'da, kararlarımızı aldık. "Büyük Direniş Büyük Yürüyüş" şiarıyla yaptık. Gerçekten de öyle büyük direniyoruz, büyük yürüyoruz. 3 Temmuz'da kongremiz var. Bu yürüyüş bir çözüm gücünün ne olması gerektiğini ortaya koyacak bir görkemli kongreye taşınacaktır. HDP çözüm gücüdür. Önümüzdeki kongre bunun en görkemli şekilde herkese gösterileceği bir büyük şölen olacaktır.