Hakkımızda Sosyalist Birlik (Marksist)
Gülizar Özkaya-Deniz Kızılçeç
Bazı sol kanat yazarlar arasında Marksizm bilimi ve onun alt başlıklarından biri ve en merkezi öğesi olan bilimsel sosyalizmin diğer bilimler ile ilişkileri konusunda sosyalist saflarda ciddi bir kavram kargaşası yaratılmıştır. Hatta bazı sosyalist yazarlar, işçi sınıfının sosyalist bilince "bilim" yoluyla ulaşabileceğini bile yazmışlardır.
Bu yazıda Marksizm ile bilim arasındaki ilişkilerin bazı yönleri üzerinde duracağız. Önce bilim veya bilimlerden başlayalım, günümüz dünyasında yüzü aşkın doğa ve toplumsal bilim bulunuyor. Marksizm bilimi gibi, bunların da birçok alt disiplinleri bulunur: tarih, coğrafya, matematik, etnografya, iktisat, biyoloji, kimya, sosyoloji, fizik… Gelişmekte olan ülkelerde ilerici aydınlar, muhafazakar feodal düşüncelere ve feodal otokrasiye karşı mücadele ederken iki slogana sarılmışlardır: Bilim ve Demokrasi.
Marksizm Bilimi ve Marksizm'in Teorik Sistemi
Marksizm konusunda ise Marks'ın doğumunun 200. yılında ÇKP Genel Sekreteri Şi Cinping şu özlü ifadeyi kullanmıştır: "Marks'ın bize bıraktığı en etkili ve en değerli mirası, onun ismiyle anılan teorisidir (teorik sistem) Marksizm. Bu teori etkileyici bir gündoğumu gibi insanlığın tarihin örüntülerini (yasalar) keşfettiği ve kendi kurtuluşunu aradığı yolu aydınlatır. Marks'ın meşhur sözü gibi, 'Eleştiri silahı tabii ki silahların eleştirisinin yerini alamaz, maddi bir güç maddi güçle alaşağı edilmek zorundadır; fakat teori kitlelerin eline geçtiği andan itibaren değiştirici bir maddi güce dönüşür.'"
Ayrıca Engels de 1886'dan itibaren "Marksizm" terimini kullanmış ve mütevazi bir şekilde, şöyle demişti: "Marks'ın yeri daha yüksektir, Marks diğer hepimizden daha geniş ve daha çabuk görüyordu. Marks bir deha idi; bizler ise en fazla yetenekli insanlar sayılabiliriz. Marks olmasaydı, teori, bugünkü şeklini alamazdı. Bu nedenle düşüncemiz haklı olarak onun adını taşımaktadır." (Engels, Feuerbach, dipnot, s. 52-53.)
Marksizm'in Tanımı Nedir?
Sosyalist ülkelerin sözlükleri, Marksizm'in tanımını şöyle yapıyor: "Marksizm, Marks ve Engels tarafından kurulmuş olan, işçi sınıfı ve insanlığın kurtuluşunun bilimidir." Görüldüğü gibi bu tanım Marksizm'i bir bilim olarak görüyor. Bu tanımın ifade ettiği anlamıyla "bilim", dikkatle araştırılmış ve işlenmiş bilgidir, bilimler nesnel şeylerin bazı yönlerinin gelişme yasasını sistematik olarak yansıtan bir bilgi havuzudur. Çeşitli bilimsel hipotezler içeren bir bilimin içeriği, her zaman tam veya mutlak doğru değildir ve bilim asla kendini dini bir doktrin gibi mutlak hakikat olarak görmemektedir. Bu anlamda Marksizm ucu açık ve daima zenginleşen bir teoridir. Bilimin doğru ve yanlışının pratiğin deneyinde sınanması gerekir ve bir bilimin daima sürekli olarak zenginleştirilmesi, bir üst düzeye yükseltilmesi ve uygulama veya deneyimlerin özetlenmesi temelinde ileriye doğru geliştirilmesi gerekmektedir.
Marksizm Biliminin Özü Nasıl Boşaltılır
Eğer yukarıdaki tanımdan işçi sınıfının kurtuluşu ve insanlığın kurtuluşu sözcüklerini çıkartırsak, Marksizm'in sınıfsal niteliği ve onun çağdaş bir toplumsal sınıfın ideali olduğu güme gider.
Çünkü Marksizm'den başka hiçbir bilim işçi sınıfının kurtuluşu ve insanlığın özgürleşmesine yol gösteremez, diğer tüm bilimler buna sadece katkıda bulunabilir, bu yüzden işçi sınıfı yüce idealine ulaşmak için diğer bilimlerin katkısına mutlaka gerek duyar. Marks'a göre insanın veya bireyin özgürleşmesi için sınıfın ortadan kalkması gerekir, sınıf bireyi kısıtlar, bu nedenle bilimsel sosyalist parti iktidara geldiğinde işçi sınıfı ve diğer tüm sınıfların ortadan kalkmasının maddi koşullarını ve entelektüel koşullarını inşa etmeyi hedefleyen uzun vadeli bir görevi önüne koyar. Proletarya diktatörlüğünün tarihteki diğer tüm devletlerden temel farkı da budur.
Yukarıdaki tanım aynı zamanda Marksizm biliminin, 19. yüzyılda iki Alman devrimci ve düşünür olan Marks ve Engels tarafından birlikte kurulduğunu belirtilmektedir. Onlar, işçi hareketleri ve devrimci mücadelelere katılmışlar, kendilerini bilimsel araştırmaya adamışlar, on yıllarca omuz omuza mücadele etmişler ve sonunda adım adım bu bilimi kurmuşlardır. Üçüncüsü, bu tanım Marksizm biliminin inceleme konusunun ve ana içeriğinin proletaryanın ve insanlığın kurtuluşu, ya da insanın kurtuluşu olduğunu göstermektedir. İnsanın kurtuluşu, insanların işyerlerinde ağır ve tehlikeli çalışmaktan, doğaya bağımlılıktan, toplumsal kölelik ve sınıf sömürüsü ve baskısından kurtulması ve toplumun her üyesinin özgür ve çok yönlü bir şekilde gelişmesi, sağlıklı ve mutlu bir hayata sahip olmasıdır. 19. Yüzyılda Marks ve Engels'in işçi sınıfı ve insanın kurtuluşu için yaptıkları önemli araştırma ve çalışmalar, ilk kez bağımsız ve geniş kapsamlı bir bilim haline gelmiştir.
İşçi Sınıfı Partilerinin Yönlendirici İdeolojisi Olarak Marksizm veya Bilimsel Sosyalizm
Marksizm'in en merkezi ve en önemli öğesi Bilimsel Sosyalizm veya Sosyalizm bilimi olduğu için Marksizm ve Bilimsel Sosyalizm çoğu kez birbirinin yerine kullanılmıştır. Örneğin Lenin 1902 yılında yayınlanan Siyasi Ajitasyon ve 'Sınıf Bakış Açısı' adlı eserinde şunları yazmıştı: "(Sosyal demokrat akım) her zaman proleter ideolojinin—bilimsel sosyalizmin, yani Marksizm'in—çok yönlü tanıtımını ve propagandasını yapmalı, onu çarpıtmalara karşı korumalı ve daha da geliştirmelidir." 1920 yılında, Lenin ünlü "(Komünist) Gençlik Birlikleri'nin Görevleri" adlı konuşmasında şöyle diyordu: "Sizler komünist teorinin esas olarak Marks tarafından oluşturulan, komünizmin biliminin, Marksizm'in bu doktrininin 19. yüzyılın bir tek sosyalistinin işi olmaktan çıkmış olduğunu okudunuz ve incelediniz ve tüm dünyada, onu kapitalizme karşı mücadelede uygulayan milyonlarca, on milyonlarca proleterin doktrini (Ed. İdeolojisi) haline geldiğini biliyorsunuz." Bu anlamda tartışırsak Marksizm ve 20. yüzyıldaki yaygın kullanımıyla Marksizm-Leninizm veya Marksizm ve Leninizm, işçi sınıfı partilerinin yönlendirici ideolojisi veya yönlendirici düşünce sistemidir. Bugün iktidarda olan işçi sınıfı partileri de işçi sınıfının kendisini inkar ederek ortadan kalkması ve tüm diğer sınıfların ortadan kalkması ve insanlığın kurtuluşu için Marksizm veya Bilimsel Sosyalizmin yol göstericiliğini benimsemektedirler.
Bazı işçi sınıfı partileri programlarında bilimsel sosyalizm kavramını kullanır, aslında bu Marksizm ve Leninizm ile aynı şeyi ifade eder. Tabii bazı işçi sınıfı partilerinin programlarında bilimsel sosyalizm yerine, demokratik sosyalizm veya başka sosyalizmler görebiliyoruz. Bu onların kendi tercihleridir.
Şi Cinping, Marksizm'in diğer iki önemli niteliğini şöyle tanımlamıştır: Birincisi, Marksizm, insan yönelimli bir teorik sistemdir, insanların kendi öz-kurtuluşlarını kendi çabaları ile elde edebilmeleri için kurulmuş olan ilk düşünce sistemidir. Marksizm, çok kapsamlı ve derinlikli bir yapıya sahip olmasına karşın, tek bir cümle içinde özetlenebilir; insanlığın özgürleşmesinin peşinde koşmak. İkincisi, Marksizm pratiksel bir teoridir; insanlara kendi pratikleri ile dünyayı değiştirmelerine yol gösterir. Marks bir yazısında, "Tüm toplumsal yaşam, özünde pratiktir" ve "filozoflar şimdiye kadar yalnızca dünyayı çeşitli şekillerde yorumladılar, önemli olan onu değiştirmektir" ifadelerini kullanmıştı (Şi Cinping, aynı konuşmadan).
Bilimsel Sosyalizm Biliminin İçerikleri
Lenin, Marksizm'in teorik sisteminin başlıca üç bileşeni olduğunu yazmıştı, daha sonraki Marksizm araştırmacıları, Marksizm'in teorik sisteminin üç bileşenden daha fazla bileşeni olduğunu savundular. Örneğin Gao Fang, Marks ve Engels Marksizm'i inşa ederken tarih, siyaset, hukuk, askerlik, bilim, sosyoloji, kültürel çalışmalar, matematik, eğitim, ahlak ve antropoloji, etnoloji gibi bilimlerden yararlandıklarını yazmıştır. Bilimsel Sosyalizmin Marksizm'in en merkezi öğesi olmasının nedeni onun Marksizm'in amaç düzeyi ile ilgili olmasıdır, yani işçi sınıfı ve insanlığın kurtuluşu hedefini ve bu hedefe giden yolu açıklamasıdır. Engels, Anti-Dühring'in 1885 yılında yayınlanan 3. baskısının önsözünde şu ifadeyi kullanır: "Bazı ek açıklamalar yapma iznini verdiğim tek kısım, III. Bölümün, "teorik" başlığını taşıyan, ikinci kısmıdır. Bu bölüm tek kelimeyle sadece benim bakış açımın odak noktasını ele almaktadır." Engels, bu bölümde kapitalizmin niçin kaçınılmaz olarak sosyalizme yol açacağını ve sosyalizmin temel özelliklerini tartışmaktadır. Bu hiç şüphesiz tüm Marksizm'in teorik sisteminin özüdür.
Bilimsel sosyalizm, işçi sınıfının tarihsel rolünü ve hedefini açıklar: Özetlersek, üretimin toplumsal niteliği ile üretim araçlarının kapitalist özel mülkiyeti arasındaki çelişkinin kaçınılmaz sonucu olarak, kapitalizmin yerini sosyalizmin alacağını; işçi sınıfı ile burjuvazi arasındaki uzlaşmaz mücadelenin, kaçınılmaz şekilde işçi sınıfının iktidarının, burjuvazinin iktidarının yerini alacağını: İşçi sınıfının kapitalizmin mezar kazıcısı ve sosyalizmin kurucusu olarak değerlendirilmesini; işçilerin birleşmesini ve sosyalist partilerin kurulmasını, sosyalist partilerin öncülüğünde geniş bir birleşik cepheler oluşturulmasını ve sınıf mücadelesi yürütmelerini savunuyorlardı. Böylece işçi sınıfı devlet iktidarını ele geçirebilirdi ve kurtuluş için bunu yapmalıydı. Marks ve Engels, kapitalizmden sosyalizme geçiş döneminin başında, proletaryanın demokrasiyi kazanmasını ve proletarya diktatörlüğünün toplumu ileriye doğru geliştirmek için bir araç olarak kullanılması gerektiğini savundular.
Bunun yanı sıra iktidara gelen proletarya güçlü bir şekilde toplumsal üretici güçleri geliştirmeli, aynı zamanda toplumun tüm üretici güçleri adım adım özgürleştirilmelidir. Aynı zamanda bu dönemde toplumun çok yönlü sosyalist dönüşümü adım adım ilerletilmeliydi. Marks'a göre, komünist toplumun ilk aşamasında, yani, sosyalist toplum kurulduğunda ekonomik yaşamda, planlı üretim ve emek katkısına göre bölüşüm uygulanacak ve dolayısıyla belirli bir süre sonra da bu sosyalist toplum, komünist toplumun daha ileri aşamasına ilerletilecekti. Örnek verirsek, sosyalizmi inşa eden ülkelerde Marksist iktisat esas olarak ekonomik inşaya yol gösterir; ancak bilimsel sosyalizm, kapsamlı bir şekilde siyasi yapı, kültürel yapı, ideolojik yapı, milli savunma, toplumun üyeleri arasındaki ilişkilerin ve uluslararası ilişkilerin kurulması da dahil olmak üzere, ekonomik yapı dışında, genel olarak bütün bir sosyalist inşa sürecine yol gösterir ve sosyalizmin inşası için insanlığının yarattığı yüzlerce bilimden yararlanmamız gerekir.
Bugün, işçi sınıfı önderliğinde demokratik devrimi ilerletmek için bize en doğrudan yol gösterecek bilim Marksizm veya Bilimsel Sosyalizmdir. Şüphesiz Marksist ekonomi politik ve Marksist Felsefe başta olmak üzere diğer tüm bilimlerden yararlanmalıyız; tarih, sosyoloji, istatistik, tümünden yararlanmalıyız. Çünkü bilimsel sosyalizm, tüm diğer bilimlere kıyasla işçi sınıfının parti, örgütlenme, devrim, birleşik cephe, iktidar, kurtuluş gibi önemli sorunlarına en kapsamlı ve en doğrudan yanıtlar üreten, zengin bir birikime sahip olan, dünya ve ülkenin sosyalist pratikleri içinde zenginleşen bir bilimdir.
Marks, Lenin ve Mao'nun Yorumu: Parçalanmış Marksizm Hiçbir İşe Yaramaz
Bilimsel sosyalizmin doğrudan birinci el teorik düşün kaynakları 18. Yüzyılın büyük Fransız filozofları ve 19. Yüzyılın başarında ortaya çıkan Fransız ütopik sosyalizmidir. Bu akımın derin kökleri kapitalizmin çelişmelerinin açığa çıkması yani maddi ekonomik olgulardadır. (Engels)
Marks, Lenin, Mao'ya göre sadece bilimsel sosyalizm ile devrim veya sosyalizm inşası başarılamaz, Marksist ekonomi politik ve Marksist felsefe (diyalektik materyalizm ve tarihsel materyalizm) dışlandığında bilimsel sosyalizm hiçbir işe yaramaz. Bilimsel sosyalizm Marksizm'in üç ana bileşeninden biridir. Marksizm'in organik bütünlüğü parçalandığında, bilimsel sosyalizmin inşası, zenginleşmesi gerçekleşemez. Mao Zedong bilimsel sosyalizmi Marksizm'in bir parçası olarak görüp şöyle tanımladı ve Marksizm'in veya Marksizm-Leninizm'in 3 bileşenini şöyle açıkladı: "Marksist-Leninist felsefe, Marksist-Leninist ekonomi ve Marksist-Leninist devrim teorisi (Bilimsel Sosyalizm), bu üç bileşen birbirinden ayrılamaz yani bunlar Marksizm-Leninizm'in üç organik bileşen parçası olarak kavranmalıdır". (ÇKP Merkez Komitesi Tarihi Yayınlar Araştırma Merkezi Yayını, 1999, s. 5)