Kürtlerin Kültürü ve Yaşam Tarzları

Kemal Okur

Kürt kültürü, hem bölgedeki diğer etnik kültürlerden etkilenerek hem de tarihsel gelenekleriyle şekillenmiştir. Kendine has özellikleri ve farklılıkları vardır. Kürt kültürel kimliğini en çok etkileyen kültür, Fars (Pers-İran) kültürüdür.

Bu iki ulus, benzer dilsel ve dinsel özelliklere, benzer geleneklere ve bayramlara sahiptir. Kürt bölgesi, Mezopotamya gibi Orta Doğu'nun en eski medeniyetlerine ev sahipliği yapmıştır. 1994 yılında Türkiye'nin doğusunda en az 12.000 yıl öncesine ait bir tapınak (Göbeklitepe) bulundu. Göbeklitepe, insanlık tarihinin en eski kült yapılar topluluğudur. Bu yapı Britanya'daki Stonehenge (MÖ 3000) ve Mısır'daki piramitlerden (MÖ 2500) daha eskidir.

Bazı araştırmacılar bu yapının, muhtemelen Kutsal Kitap İncil'de geçen Eden Bahçesi/Cennet Bahçesi olduğu savını öne sürüyorlar. Bu bölge aynı zamanda tarım toplumunun doğum yeridir. Zira dünyadaki ilk tarım faaliyeti ve tarım toplumu bu bölgede ortaya çıkmıştır. Çavdar ve yulaf gibi ilk tahıllar burada ekilmiştir. Dünyada ilk olarak domuz, koyun ve sığır gibi hayvanlar Türkiye'nin doğu bölgesinde evcilleştirimiştir.

Kürtlerin Dili ve Lehçeleri

Kürtleri, Araplar, Persler ve Türklerden ayırt etmenin en kolay yolu dilleridir. Saydığımız diğer uluslar gibi Müslüman olmalarına rağmen Kürtler, Kürtçe dilinin özgünlüğü ile diğer uluslardan farklıdır.  Kürtçe, 20. yüzyıl Kürt hareketlerinde Kürt toplumunun kimliğini ve karakteristiğini tanımlamak için bu hareketlerin liderleri tarafından birleştirici bir unsur olarak kullanılmıştır. Kürt dili, Hint-Avrupa dil ailesinin bir alt kolu olan Hint-İran dil grubundadır.

Hint-İran dil ailesi, Hint-Aryan dilleri ve İran dilleri olarak iki ana gruba ayrılır. İran dilleri grubunda yer alan başlıca diller, Farsça, Kürtçe, Beluçi ve Peştuca'dır. Kürtçe konuşanların sayısı, Farsça konuşanlardan sonra ikinci sıradadır. Kürtçe'nin sözcük dizilişi temel olarak Farsça ile aynıdır. Cümle yapısı özne-yüklem-nesne şeklindedir. Kürtlerin uzun bir tarihi olmasına karşın, Kürtçe edebi eser sayısı oldukça azdır, ilk kez  15. ile 17. yüzyıllar arasında ortaya çıkmıştır.

İlk Kürtçe dilbilgisi kitabı, 1787 yılında 18 yıl Kürt bölgesinde yaşamış olan İtalyan misyoner Maurizio Garzoni tarafından yazılmıştır. Bu kitap aynı zamanda Kürtlerin tarihinde tıpkı basımı yapılan ilk kitaptır ve dolayısıyla Garzoni "Kürtçe Dilbilgisinin Babası" olarak anılır. Hâlihazırda birçok lehçeye sahip olan Kürtçe, henüz ortak bir standarda kavuşamamıştır. Farklı bölgelerde farklı konuşma ve yazma dilleri mevcuttur.

Kürtçe'de İki Ana Lehçe: Kurmanci ve Sorani

Kürtçe'de iki ana lehçe vardır. Bunlar Kurmanci ve Sorani lehçeleridir. Suriye, Irak, Türkiye ve İran yaşayan Kürtlerin çoğu Kurmanci konuşur. Zazaca leçhesi ise azınlıktır.  Irak Kürdistanı'nın güney bölgeleri ile İran Kürdistanı'nın bazı bölgelerindeki hakim lehçe ise Soranidir. Dilbilim ve yazım kuralları olarak bakıldığında bu iki lehçenin arasındaki fark İngilizce ve Almanca arasındaki fark ile benzer şekildedir.

Kırmançi dilinde  her iki cinsiyete (erkek/kadın) göre son-ekler değişirken Sorani'de bunlar yoktur.  Gerçekten de Kürtçe Alfabede henüz standart kural haline gelmemiş olan temel olarak 3 farklı yazım sistemi kullanılır. Sorani lehçesini konuşanlar, Arap alfabesini kullanır. Kurmanci konuşanlar Latin alfabesini kullanırken, eski Sovyetler Birliği ülkelerinde yaşayan Kürtler ise Kiril alfabesini kullanmaktadır. İran'da yaşayan bazı Kürtler ise Fars alfabesini kullanır. Amerika'nın devlet radyosu olan Amerika'nın Sesi (VOA) radyosunda ve Irak'taki Kürt TV kanallarında Kurmanci lehçesi kullanılır. Tarihte Kürt yazarlar yazılarını Farsça, Arapça ve Türkçe yazmışlardır. Bu gerçek göz önünde bulundurulduğunda, bazı Kürtlerin, Kürt dilinin birleşmesini teşvik etmek için ellerinden geleni yaptıklarını görüyoruz. Kürt Dili Akademisi, Kürtçe yazı dilini bir standart haline getirmeden, Kürtlerin uluslaşmasının son derece zor olduğunu dile getirmiştir. Bu sebeple acilen dilbilgisi yazım kuralları oluşturulması gerektiğini belirtmişlerdir. Kurmanci lehçesinin harfleri temel alınarak Yekgirtu adı verilen bir alfabe geliştirilmiş ve yaygınlaştırılmıştır. Kürtçe'nin kullanılması, Kürt halkının belirlenmesi açısından önemli bir unsurdur. Buna karşın, Kürtçe'nin tanımı hakkında da çeşitli tartışmalar vardır. 16. yüzyılda yaşayan Şeref Han isimli bir tarihçi, Kürt halkını, "Kürtçe'nin Kurmanci, Sorani, Lur ve Kelhur lehçelerini konuşan insanlar" olarak tanımlamıştır. Buna karşın, Ziya Gökalp, bunların lehçe değil farklı diller olduklarını iddia etmiştir. Birçok uzman Zaza halkını Kürt olarak tanımlamış ve Zazacanın, Kürtçenin bir lehçesi olduğunu ifade etmişlerdir. Bu bakış açısına karşı çıkan birçok kişi olmasına karşın Zazaların çoğu kendilerini Kürt olarak görür.

Irak, İran, Suriye ve Ermenistan'da Kürtçenin durumu

Kürtçe farklı ülkelerde farklı statüler elde etmiştir. Irak'taki Kuzey Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'nde Kürtçe resmi dillerden bir tanesidir ve kullanılması yasaldır. Türkiye'de ise uzun süre Kürtçe'nin kullanılması yasaklanmış ve kullanan insanlar cezalandırılmıştır. 1991'den sonra hükümet kademeli olarak Kürtçe kullanımına izin vermiştir. Adalet ve Kalkınma Partisi 2003'te iktidara geldiğinden itibaren Kürtçe eğitim ve yayın yapılmasına izin vermiş ve üniversitelerde Kürtçe öğretilmeye başlanmıştır. İran'da Anayasa, Kürtleri bir azınlık olarak tanımlamış ve Kürtçenin kullanılmasına izin vermiştir. Bu sayede halk arasında Kürtçenin kullanımı bir tabu olmaktan çıkmıştır. Buna karşın okullarda Kürtçe eğitimi yoktur. Bu sebeple birçok Kürt, Irak'a Kürtçe öğrenmeye gitmektedir. Suriye'de ise Kürtçe resmi olarak yasaktır. Kürtçe yayınlara izin verilmemektedir fakat günlük hayatta kişisel kullanıma dönük bir sınırlama yoktur. Şimdiki adı Ermenistan Cumhuriyeti olan eski Ermenistan Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti'nde Kürtçenin kullanımı ve eğitimi teşvik edilmiştir.

Kürtlerin Dini İnançları

Kürtler, geçmişte Zerdüştlük dinine inanmıştı. Hâlâ az sayıda da olsa Zerdüştlük dinine inanan Kürtler vardır ve Zerdüştlük geleneksel Kürt kültüründe önemli bir rol oynar. Arapların Milattan sonra 7. yüzyılda bölgeyi fethinden sonra Kürtler, Müslüman olmaya başlamışlardır. Günümüzde Kürt halkının %95'i İslam dinine inanır. Kürtlerin %75'i Sünni İslam'ı benimsemiştir ve Sünni olanların çoğu da Şafi mezhebindendir.

Yaklaşık olarak %15'i ise İslam'ın azınlıkta olan mezhebi olan Şiiliği benimsemiştir. Geri kalanlardan bazıları (Türkiye'de) kendilerini Alevi olarak tanımlar. Ayrıca gizemci Sufilik tarikatleri de Kürdistan bölgesinde yaygındır.

Kürtler Neden İslam kimliğini Araplar ve İranlılardan Daha Az Sahiplenir?

Kürtler İslam kimliğini Araplar ve İranlılılardan daha az sahiplenirler. Bu durum üç sebebe dayandırılır: Birincisi; Kürtlerin kökeninde Zerdüştlük vardır ve Kürtlerin önemli bir kısmı halen geleneksel Zertdüştlük mirasının etkisindedir. İkincisi; Kürt toprakları tarihte sürekli İslam ülkeleri tarafından fethedilmiştir. Bu durum sebebiyle Kürtler'in İslam'a dönük bir kırgınlığı vardır ve Kürt topraklarını fetheden Arapların ve Türklerin Hanefi mezhebine mensup olmalarına karşın Kürtler yine Sünniliğin bir kolu olan Şafii mezhebini seçmiştir. Üçüncü sebep ise şöyledir; Kürtler tarihleri boyunca dağlarda yaşamıştır. Bu sebeple Kürt halkı, uygarlık düzeyi olarak görece geri kalmıştır. Bir Türk atasözü şöyle der: "Ancak kafirlerle yani Hristiyanlar ile karşılaştırıldığında Kürtler Müslüman sayılabilir."

Bunun yanı sıra çok az sayıda Hristiyanlığa, Yahudiliğe, Yezidiliğe, Bahailiğe, Ehli Hakka ve Zerdüştlüğe inanan Kürtler de vardır. Yezidilik de aynı zamanda tarihte Kürt halkının inandığı dinlerdendir. Yezidiler, kendilerinin Tanrının özel yarattığı insanlar olduğuna ve diğer insanlardan farklı olduklarına inandıklarından, kendilerini dış dünyadan soyutlamış ve Yezidi bireylerinin başka din mensubu kişilerle evlenmesini yasaklamışlardır. Yezidilik diğer dinlerden gelen insanlara açık değildir.

Yezidilere Baskılar

Dini kurallara aykırı davranan Yezidiler, ya sürgün edilir ya da idam edilir. 2007 yılı Nisan ayında Yezidi bir kız, ailesinin itirazlarına karşı gelerek Sünni bir adamla kaçıp evlendiği için  Irak'ta binlerce kişi tarafından taşlanarak öldürülmüştür. Bu olayın ardından Ağustos 2007'den ayından itibaren aşırı İslamcılar, Kuzey Irak'ta yaşayan Yezidilere karşı misilleme hareketleri başlatmışlardır. 14 Ağustos 2007'de Kahtaniye'deki (Irak'ta küçük bir kasaba) Yezidi yerleşim yerine bomba yüklü dört kamyonla intihar saldırıları düzenlenmiştir. 400 kişinin hayatını kaybettiği bu saldırı, 2003 yılındaki Amerikan işgalinden sonraki en kanlı saldırıdır. Batı ülkeleri, bu saldırıyı "etnik temizlik" olarak değerlendirmişlerdir. Yezidi nüfusu 500 bin ile 700 bin arasındadır. Yezidilerin çoğu Kuzey Irak Kürt Bölgesinde yaşarken, Ermenistan, Almanya, Rusya ve dünyanın diğer bölgelerinde de az sayıda Yezidi nüfusu bulunur.

Yezidilerin büyük çoğunluğu Kürtçe konuşmaktadır. Ehl-i Hak inancının kozmolojisi Yezidi ve Alevi kozmolojisine benzerdir. Suriye, Ermenistan, Gürcistan, Türkiye, Irak ve İran'da Ehl-i Hak inancına sahip yaklaşık olarak 500 bin insan vardır. Bunların yaklaşık 100 bini Irak Kürt bölgesinde yaşamaktadır. Kürtler arasında Hristanyanlık inancının tarihi eskilere uzanır. Arapların Kürdistanı fethi döneminde 40 bin kilise, sinagog ve Zerdüşt tapınağı yıkılmıştır.

10. yüzyılda Arap coğrafyacı el-Mesudi, Hristiyan Kürt aşiretlerine değinmiştir. 18. yüzyılın sonlarında Hristiyanlık, Kürt bölgelerinde yeniden canlandı.1910 yılında, İngiltere Edinburgh'ta toplanan Hristiyan Misyonerler Konferansı'nda, Lutherci Doğu Misyoner Topluluğu (Lutheran Orient Mission Society- LOMS) kurulması ve Kürt Bölgesi'nde İncil'in yayılması kararları alınmıştır. Konferansın hemen sonrasında LOMS, ilk misyoner ekibini İran'ın Mahabad bölgesine göndermiş ve Yeni Ahit Kutsal Kitabı Kürtçeye çevrilmiştir..

LOMS, 1958'de gerçekleşen 14 Temmuz Devrimi'ne kadar Irak'ta, 1979'daki İslam Devrimi'ne kadar ise İran'da faaliyetlerini sürdürmüştür. 2003'teki Irak savaşından sonra Irak Kürt Bölgesi'nde Hristiyan Kürtlerin ve Hristiyan kilisesi sayısı gözle görülür şekilde artmıştır. Batı'da yaşayan birçok Kürt de Hristiyanlık inancını benimsemiştir. İsrail'de ise yaklaşık olarak 100 bin Yahudi Kürt yaşamaktadır. İsrail'de Yahudilerden sonra Müslüman olmayan en büyük grup Yahudi Kürtleridir.

Aşiret Yaşamı

Kürt halkı aşiretçilikten derin bir şekilde etkilenmiştir. Genellikle kabile yerine Arapça bir kelime olaran "aşiret" kelimesi kullanılır. Efsanelere göre, tüm Kürt aşiretlerinin kökeni antik dönemdeki Milan ve Zilan adlı iki aşirete dayanır. Günümüzde Kürt aşiretlerinin sayısı hakkında çeşitli görüşler vardır. Her biri kendi içinde birçok aileye ve hizbe ayrılan 800'den fazla Kürt aşireti olduğu belirtilmektedir. Bazı aşiretler bir boydan gelirken, bazıları birden çok boyu içinde barındırır. Çeşitli kaynaklara göre, İran'da 15'i büyük olmak üzere yaklaşık 60, Irak'ta 22'si büyük olmak üzere 76, Suriye'de ise 12 Kürt aşireti vardır. Aşiret liderleri genellikle iki kategoriye ayrılır: Birincisi, "Ağa" denilen ve aşiretin iç işlerini gelenek ve göreneklere göre yöneten aşiret lideridir. İkincisi ise, dini lider olarak faaliyet gösteren Şeyh'tir.

Çoğu durumda ağa ve şeyh (şıh) aynı kişidir. Ağa, genellikle misafir ağırlamak ve etkinlikler düzenlemek adına sorumluluk üstlenir. Aşiret geleneği Kürt halkının en çok bağlı kaldığı gelenektir. Her Kürt insanının şehirde veya kırda, Avrupa'da veya Kürdistan'da yaşadığına bakılmaksızın bir aşiret kimliği vardır.  Aşiretlerin Kürt siyaseti, ekonomisi ve toplumsal hayatı üzerinde geniş kapsamlı etkisi vardır. Kürt siyasal partileri ve Kürt ulusal hareketleri, güçlü bir biçimde aşiretler tarafından şekillendirilmiştir. Bazı Kürt partileri ve örgütleri de aşiretler temelinde kurulmuştur. Örneğin, Mustafa Barzani liderliğindeki Kürdistan Demokrat Partisi temelde Barzani aşiretine bağlıdır.

Kürtler, Aşiretlerine ve Aşiret Liderlerine Çok Bağlıdır

Hatta bazı Kürtler aşiretlerine devlet veya uluslarından daha bağlıdır. Aşiretlerin bu nitelikleri Kürt ulusal hareketlerine hem olumlu hem de olumsuz anlamda etki etmiştir. Özellikle, aşiret bilinci, ulusal bilinç ve ulusal ideolojiyi biçimlendirmiştir. Aşiretler arasında sık sık ortaya çıkan çekişmeler, ulusal birlik ve beraberliği engellemektedir. Bazı devletler ve seçkin aydınlar, Kürtlerin yaşam tarzının ve modernleşmede geri kalmasının sorumlusu olarak aşiret liderlerine işaret etmektedir. Fakat Barzani ailesi örneğinde olduğu gibi birçok Kürt ulusal hareketi lideri aslında aşiret ağası ve şeyhidir.  20. yüzyıldan itibaren Kürtlerin geleneksel yaşamı kademeli olarak değişmeye başlamıştır. Geleneksel göçebe hayatından uzaklaşan Kürtlerinin sayısının artması ve tarım ile sanayi üretimine dahil olmaları, geleneksel yaşam tarzının değişmesine sebep olmuştur. Bu yüzden aşiretler dağılmaya başlamıştır.

Bu süreç sadece içsel ekonomiyi ve sosyal yapıyı geliştirmekle kalmamış, Kürtlerin yaşadığı ülkelerin hükümetleri tarafından da kasıtlı olarak yönlendirilmiştir. Türkiye, İran, Irak ve Suriye hükümetleri, aşiret yapısını değiştirmek için farklı programlar hayata geçirmişlerdir. Bu programlarda, geri kalmış bölgelerde modernleşme ve kentleşme ile birlikte ekonomik ve sosyal kalkınmayı teşvik ederken hem etnik hem de politik faktörleri hesaba katılmıştır. Sonuç olarak görülüyor ki, Kürt aşiret geleneği giderek zayıflamaktadır. 1960'lara kadar Irak Kürt Bölgesi'ndeki halkın yüzde 60'ının aşiretlere bağlı olduğunu fakat bu durumun dönüşmeye ve değişmeye başladığını görmekteyiz. Dağlarda ve platolarda yaşayan Kürtler çevik, cesur ve savaşçıdırlar. Kılıç kuşanmak, Kürt erkeklerinin bir alışkanlığıdır, ve tarihte birçok ünlü Kürt savaşçısı vardır. Avrupa'dan gelen Hristiyan Haçlılara karşı savaşmasıyla bilinen ünlü Selahaddin Eyyubi de Kürttür. Kürtler, Selahaddin Eyyubi ve Osmanlı'nın son döneminde kurulan süvari ordularında yaygın şekilde yer almışlardır. 20. yüzyıldan itibaren Irak Kürtleri, Peşmerge (kelime anlamı fedai) adıyla silahlı bir yapılanma kurmuştur. Savaş kültürü, Kürt ulusal hayatında ve Kürt ulusal hareketlerinde büyük bir rol oynamıştır. Kürtler için aile kültürü oldukça önemlidir. Geleneksel Kürt ailesinde, ailenin reisi babadır. Annenin görevi ev işlerini yapmak ve çocuklarıyla ilgilenmektir. Evlilik, aile kurumundaki en önemli unsurlardan biridir. Kürt kızları evlenene kadar ebeveynlerinin evinde yaşarlar. Geçmişte Kürtler, genellikle kendi aşiretleri içinden kişilerle evlenmişlerdir ve bu evlilikleri genellikle ebeveynleri organize etmiştir. Fakat günümüzde bu durum gözle görülür bir biçimde değişmeye başlamıştır. Erkek evlatlar ailede çok önemli rol oynarlar ve genelde babalarının işlerini devralırlar. Aynı zamanda ailenin onurunu, namusunu ve kız kardeşlerini korumakla da yükümlüdürler. Kürtler, aşiretin onuruna ve aile namusuna oldukça önem verirler. "Namus cinayetleri", İslam dünyasında olduğu gibi Kürt toplumunda da kendine yer bulur. "Namus cinayetleri", katilin ailesinden "bakireliğini kaybeden" veya "ahlaksızlık yapan" kişileri "ailenin veya aşiretin namusunu korumak" adına öldürmesine verilen addır. Cinayet kurbanları, genelde tecavüze uğrayan, zina yaptığından şüphelenilen, "açık" giyinen, evlenmeyi reddeden ve boşanmak isteyen kadınlardır. Eğer bir kız, kötü bir itibara sahipse, ailenin erkek üyeleri ailenin onurunu/namusunu korumak adına katil olur. "Namus cinayetleri", silahla vurma, taşlama, yakma, canlı canlı toprağa gömme, boğma, bıçaklama gibi fiillerle gerçekleştirilir.

BM İnsan Hakları Ofisi'nin açıkladığı istatistiklere göre, "namus cinayeti" dünyada yaygın olarak işlenmektedir. Özellikle Orta Doğu ve Güney Asya'da her yıl yaklaşık olarak 5000 kadın "namus cinayeti" sebebiyle hayatını kaybediyor. Şubat 2010'da Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu bölgesinde bir genç kız, erkek arkadaşıyla buluştuğu için ailesinin "namusunu kirletmiş" ve babası tarafından canlı canlı gömülmüştür. Ünlü Türk yazarı Zülfü Livaneli, başyapıtı olan "Mutluluk" romanında, aşiret lideri olan amcası tarafından tecavüze uğrayan 15 yaşındaki Kürt kızının intihara sürüklenişini anlatır. Baba, kızın erkek kardeşine onu öldürmesi emrini verir.

Giyim-Kuşam Kürtler İçin Oldukça Önemlidir

Giyim tarzı Kürdistan'ın çeşitli bölgelerine göre farklılık göstermektedir. Geleneksel olarak yetişkin bir Kürt erkeği, kılık kıyafet olarak ceket, bel ve ayak bileklerinden sıkan bir pantolon (şalvar) giyer ve kuşak takarak hançer taşır. Bu geçmişteki savaşçı geleneklerinden gelmektedir. Birçok Kürt, bellerinde silah taşımayı sever. Kürt kadınları çeşitli giyim tarzlarına sahiptir. Çoğu başörtüsü takar. Bunun yanında uzun kollu elbiseler giyer ve geniş kemer takarlar. Kürt kadınları genelde çarşaf giymezler. Kürtlerin kılık kıyafetleri renklidir ve hem Kürt kadınları hem Kürt erkekleri mücevher kullanmaktan hoşlanırlar. Herki aşiretinin mücevherleri en ünlüleridir. Bazı Herki aşireti kadınları, birkaç kiloya varan ağırlıkta mücevher takar. Bazıları eşarplarını değerli sikkelerle donatırlar. Suriye'deki Kürt kadınları yüzlerine, boyunlarına ve ellerine dövme yaparlar. Genç olanları yanaklarına dövme yaparken, yaşlıların alın ve yanaklarında veya çenelerinde dövmeler vardır.

Kürtlerin Önemli Günleri Festival ve Bayramları: Newroz

Kürtler genelde doğum günlerini, düğünleri ve diğer önemli festivalleri kutlarlar. En önemli festival ise Yeni Yıl yani "Nevruz" dur. (Newroz ya da Pers Yeni Yılı). Bu festival İranlılar ve Kürtleri çok uzun yıllardan beri birbirine çok sıkı bağlarla bağlamıştır. Newroz, Kürtçe'de yeni yıl demektir ve bahar ekinoksunda kutlanır (22 ya da 23 Mart). Kutlamalar birkaç gün boyunca devam eder. En coşkulu kutlama, Newroz'dan önceki gün yapılır. Tüm aile ya da tüm köy halkı, açık havada yakılan ateşin etrafında şarkılar söyleyip dans eder, gelecekte dileklerinin gerçekleşmesi için dua eder. Festivalden birkaç hafta önce, özel bir masa kurarlar. Bu masanın üzerinde yedi farklı madde (sirke, sebze, altın, şeker, meyve, sümbül ve sarımsak) bulunur ve her biri bir arzuyu simgeler. Kürtler 13 rakamını uğursuzluk sembolü olarak gördükleri için, Kürt aileleri uğursuzluktan sakınmak için festivalden sonraki 13. gün kamp yapmaya giderler ve burada oyunlar oynarlar. Birkaç yıl önce, Türkiye ve Suriye'de Newroz kutlamaları yasaklanmış ve polis kutlamalara müdahale etmişti. Bu tavır, çatışmalara neden olmuştu. Ancak son yıllarda durum giderek iyileşti.

İslami Dini Bayramlar da Kürtler İçin Vazgeçilmezdir

Kürt kadınlar, toplumda yüksek bir konuma sahiptir. Bölgedeki diğer uluslardan kadınlara göre daha az toplumsal kısıtlamalara maruz kaldıkları için, genellikle çarşaf kullanmazlar, misafirlerle özgürce konuşurlar ve çeşitli işlerde çalışırlar. Çok sayıda Kürt kadını, siyasal, askeri ve ticari alanlarda aktiftir. Osmanlı döneminde, bazı Kürt bölgeleri kadınlar tarafından idare edilmiştir. MÖ 100 yılında, Batı Kürdistan'daki Kürt kadınların Roma ordularına karşı ayaklandıkları söylenir. Türkiye'deki PKK ve Irak'taki Peşmerge içinde çok sayıda kadın gerilla vardır. 1996'da Irak Kürt bölgesinde, kadın peşmerge gücü oluşturuldu.  Bunlara ek olarak, Yahudi tarihindeki ilk kadın haham, bir Kürt olan Asenath Barzani'dir (1590-1670).  Arap ülkelerinde yaşayan diğer kadınlar gibi, belirli bir yaşın altındaki Kürt kadınlar, sünnet edilmektedir. Ekonomik açıdan bakıldığında, Kürtler geleneksel olarak göçebe bir hayata sahipti, ancak bu durum ciddi ölçüde değişmiştir. Dağlık alanlarda yaşayan Kürtler, genelde göçebe bir hayata sahiptir. Koyun, keçi ve at yetiştirirler, halı dokurlar, kereste keserler ve deri üretirler.

Ovalık bölgede yaşayan Kürtler ise, tarımla uğraşırlar; arpa, buğday, mısır, pirinç, tütün ve pamuk yetiştirip, meyve bahçeleri oluştururlar. 1950 ve 1960'lardan bu yana, sanayileşme ve kentleşme, giderek daha fazla Kürdün şehirlere ve kasabalara göç etmesini teşvik etmiştir. İran ve Irak'ta petrol sanayisinin büyük ölçekli gelişimi, çok sayıda Kürdün petrol işçisi olmasını sağlamıştır. Kürtler, halı dokuma ve diğer el sanatlarında çok beceriklidir. Kürt halıları, dünyada çok ünlüdür ve önemli bir tarihi geçmişe dayanır. Kürt halıları, sıkı ve güçlü şekilde elle dokunur, yünden yapılır; bu halılarda zengin renk çeşitliliği ve çok güzel kuş, yıldız, ay, çiçek, hayvan vb. desenleri vardır. 19. yüzyıl sonu ve 20. yüzyıl başlarında üretilen bahçe ve taçyaprağı desenli halılar, parlak ve zengin renkleriyle meşhurdur. Türkiye'de keşfedilmiş olan çok sayıda gizemli büyük taşın, Eden Bahçesi'nin (Cennet Bahçesi) kalıntıları olduğu düşünülür  

Yararlanılan Kaynaklar:

Mirella Galetti, "Kürdistan ve Hıristiyanlar", Kürt Araştırmaları Dünya Kongresi, 06-09 Eylül 2006.

 Philip G. Kreyenbroek, Kürtler: Güncel Bir Araştırma, s. 68 (The Kurds: A Contemporary Overview, Routledge, 1992)

J. N. Postgate, Irak'ın Dilleri, Eski ve Modern (Languages of Iraq, Ancient and Modern, British School of Archaeology in Iraq, 2007, p. 139)

Servet Mutlu"Türkiye'deki Kürt Kökenliler:Bir Demografik Çalışma" Ortadoğu Araştırmaları Dergisi 28 (1996), s. 519. (Ethnic Kurds in Turkey: A Demographic Study", International Journal of Middle East Studies)

Graeme Wood, "İran Irak'ı Bombalıyor: İşte Tahran Rejimi'ni Devirmek İsteyen Kürt Gerillalar, Slate Dergisi, 12 Haziran 2006 (Iran Bombs Iraq: Meet the Kurdish Guerrillas Who Want to Topple the Tehran Regime)

Amir Hassanpour, İran'ın Kürt Dili Üzerindeki Devlet Politikası: Statü Planlaması Politikaları, Toronto Üniversitesi, 1992 (The Language Policy of Iran from State Policy on the Kurdish Language: The Politics of Status Planning)

"Komşu Ülkelerdeki Kürtlerin Kürtçe Eğitim için Irak Yolculuğu", http://www.npr.org/templates/story/story.php?storyId

"Suriye'de Kürtlere Yönelik Baskı Yaygınlaştı", Uluslararası Af Örgütü Raporu, Mart 2005.

Nusayrilik de olarak bilinen Alevilik, Şiiliğin ve İsmaililiğin bir mezhebidir. Çoğunlukla Türkiye, Suriye ve Lübnan'da yaşarlar.

"Kürtler ve İslam", Uluslararası Türkiye Ağı, 3 Temmuz 2007, http://web.archive.org/web/20070703230947/ http://www.itnet.org/kurds_islam.html.

Kürtler ve İslam, 3 Temmuz 2007 (The Kurds and Islam", International Turkey Network) http://web.archive.org/web/20070703230947/http://www.itnet.org/kurds_islam.html.

Kürdistan Dosyası, s.15

Yezidilik antik çağlardan gelen bir dindir ve içinde Politeizm, Zerdüştlük, Müslümanlık ve Hristiyanlık öğretilerini barındıran kendine has bir dindir. Yezidi inancına sahip kişiler, tavus kuşu görünümünde bir Melek Tavus'a ve bir tanrıların tanrısına/yüce tanrıya inanırlar. Fakat, iyilik-kötülük ve cennet-cehennem düalizmine inanmazlar.Bu yüzden Yezidiler, Hristiyanlar ve Müslümanlar tarafından"şeytana tapanlar" olarak adlandırılır.

Ehl-i Hak (Aynı zamanda Yarsanizm olarak da bilinir.) "gerçeğin inanlıları" ve "gerçek hayranları" anlamına gelir. Bu din 14.yüzyılda Kuzey Batı İran, Güneydoğu Türkiye, Azerbaycan ve diğer Kürt bölgelerinde ortaya çıkmıştır. Bazı araştırmacılar bu inancı, Sufiliğin bir mezhebi olarak görmektedir.

"Yezidiler", http://zh.wikipedia.org/wiki/%E9%9B%85%E5%85%B9%E8%BF%AA

Kürdistan'daki Kilise, (The Church in Kurdistan) http://web.archive.org/web/20070209224254/www.itnet.org/kurds_church.html.

Anthony C. Lobaido etc., Asya Kürtleri, s. 24. (The Kurds of Asia)

Yorum Bırakınız

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir