Hakkımızda Sosyalist Birlik (Marksist)
Çin'de İnsan Hakları ve Demokrasinin Durumu, Hukukun Egemenliği İlkesi / Sosyalist Birlik Yöneticisi Cem Kızılçeç ile Röportaj
Çin, ülkedeki insan haklarının bugünkü durumunu ve kaydettiği aşamaları açıklayan bir Beyaz Kitap yayınladı. "Orta Halli Refah Toplumu İnşası Tamamlandı: Çin'in İnsan Hakları Davasında Parlak Bir Sayfa" başlıklı 35 sayfalık belge, ülkenin vatandaşlarına karşı geçmişten bugüne davranışını ve Çin Komünist Partisi önderliğinin gelecek tasarımıyla ilgili tam bir fikir veriyor. Canut Yayınları çalışanı Cem Kızılçeç, Beyaz Kitap'a ilişkin açıklamalarda bulundu. Çin'in insan merkezli bir insan haklarını savunduğunu belirten Kızılçeç, "Sadece toplumun gelişmesini değil, bireyin de gelişmesini öngörüyor, toplumun kolektif kalkınmasını ve bireyin özgürce ve çok yönlü gelişimini savunuyor" dedi.
Çin'in sadece kendi ülkesi için değil, bütün dünya için barış ve kalkınmayı savunduğunu dile getiren Kızılçeç, bunun aynı zamanda büyük bir insan hakları mücadelesi olduğunu vurguladı.
Çin'in insanlığın önüne bir alternatif sunduğunu ifade eden Cem Kızılçeç, şöyle devam etti: "Barış içinde güvenli ve bir arada yaşamı savunan Çin, aynı zamanda devlet yönetimini yeniden toplumun içerisine indirmeye çalışıyor.
Yönetişim ve Devlet
ÇKP'nin özellikle Xi Jinping ile birlikte öne çıkardığı 'Yönetişim' kavramı, sosyalist toplumda devlet ve toplum arasındaki ilişkide Marksizm'den yola çıkan ve bunu Çin'in bugünkü gerçeğine uygulayan yeni bir teorik ve Pratik yenilik anlamına geliyor. Toplumun inisyatifi merkeze koyuluyor ve toplumdaki farklı sosyal sınıf ve grupların çıkarları sosyalizmin gelişme çıkarlarına uygun bir şekilde dengeleniyor. Bu aynı zamanda Marx'ın proletarya diktatörlüğü teorisinin Çin koşullarına uygulanmasında da önemli bir yenilik. Çünkü, birincisi toplumda sosyalizmin inşasına karşı çeşitli biçimlerde direnen veya sorunlar yaşayan güçleri sosyalist demokrasi ve sosyalist hukukun çerçevesi içinde sınırlamaya öncelik veriyor. İkincisi, toplumda devlet iktidarını paylaşan üç sınıf arasında—işçi sınıfı, çiftçiler, yeni toplumsal tabaka— hiç birine özel bir ayrıcalık veya hiçbirine karşı olumsuz ayrımcılık yapmıyor. İşçi sınıfı devlet üzerindeki önderliğini (Hegemonya) Çin Komünist Partisi üzerinden gerçekleştiriyor. İşçi sınıfı ve ÇKP devleti diğer sınıflara karşı bir zor aygıtı olarak kullanmıyor. Devletin potansiyel zor kapasitesi ve olanakları sosyalizme düşmanca eylemlere girişme potansiyeli taşıyan az sayıda unsure karşı caydırıcı bir mekanizma olarak işletiliyor.
Çin'de temsili demokrasi ve doğrudan demokrasi ilişkisi
Çin'de siyasi 4 siyasi demokrasi sistemi var: Halk meclisleri sistemi, Birleşik Cephe Meclisleri sistemi, Azınlık milliyetler için özerk yerinden yönetim ve yerel inisiyatif, dördüncüsü doğrudan demokrasi veya öz-yönetim kurumları. Bunlardan ilk üçü temsili demokrasi kapsamı içinde düşünüşebilir. Çin'de temsili demokrasi temel, doğrudan demokrasi yani öz-yönetim onu tamamlıyor.
Burada sistem ifadesi Merkez, eyaletler ve kentler düzeyinde meclislerin bulunduğu anlamına geliyor. Bu durum birleşik cephe meclisleri için de geçerli.
Doğrudan demokrasi veya öz-yönetim kurumları, halkın her düzeyde yönetime katılımını sağlıyor. Bunlar üç tipe ayrılıyor: birincisi, işyeri çalışanlar meclisi (konseyler), köy komiteleri ve üçüncüsü semt ve mahalle konseyleri yoluyla gerçekleşiyor. Bunlar söz konusu birimlerdeki tüm vatandaşların öz-yönetim faaliyetine katılmasını sağlıyor. Bu konuda son derece gelişkin bir anayasal, hukuki ve kurumsal bir birikim oluşmuş durumda.