Hakkımızda Sosyalist Birlik (Marksist)
Sosyalist Bir Beyaz Yakalı Banka Çalışanının Sorularına Yanıt
Bugün dünya sosyalist partileri içinde Çin'e, Vietnam'a diğer sosyalist ülkelere karşı tutumlar kabaca şöyle özetlenebilir:
ÇKP sosyalist yolda ısrar etmedi, 1980'lerde kapitalist yolu seçti, Çin e özgü sosyalizm denilen şey aslında Çin e özgü kapitalist yoldur. En iyimser söylenirse Çin'in ekonomik sistemi kapitalizmin bir türü olan devlet kapitalizmidir.
Post-marksist eleştiri ise şöyle, sosyalizm denilen reel sosyalist (1917'den bu yana) ülkeler hiç bir zaman sosyalizm inşa etmediler bu ülkelerde hiç bir zaman işçi sınıfı iktidara gelmedi. Proletarya diktatörlüğü adına otoriter tek parti bürokratik-otoriter diktatörlük siyasal sistemler kurdular, kapitalizmin bir versiyonu olan bürokratik-devlet kapitalizmini inşa ettiler. Bu ülkelerdeki komünist partiler komünist değil ve işçi sınıfını bastıran hakim bürokratik sınıfın partileri.
Bu iki tutum Çin'in emperyalizm ve hegemonyacılık yapmasını ve emperyalistlerle dünya hakimiyeti için mücadelesinis de doğal bir sonuç olarak görüyor.
Troçkistler içinde görece olumlu bir eğilim var, şöyle özetleyebilirim: Çin ve Vietnam'da işçileri baskılayan bir yozlaşmış işçi devleti var. Fakat bu yozlaşmış işçi devletinde ve Komünist partisi içinde komünist ve ilerici unsurlar var. Dolayısıyla siyasal bir devrimle bu komünistler iktidara gelebilir. Biz Komünist partisini değil partiye karşı işçi sınıfı hareketini desteklemeli ve siyasal devrimi teşvik etmeliyiz. Uluslararası alanda ise kapitalist emperyalist ülkelere karşı yozlaşmış işçi devletlerini savunmalıyız. Boratav'ın tutumu bir ölçüde buna yakın.
Avrupalı demokratik sosyalistler, Çin'e kadar olan sosyalizm deneyleri Stalinist devlet sosyalizmi idi, Çin ve Vietnam bunu aşmış görünüyor, demokratik sosyalizme doğru bir yöneliş var, bu demokratik sosyalist yönelişi desteklemeli fakat, eleştiriyi de elden bırakmamalıyız.
Çin'in dünyadaki Marksist sosyalist partilerle ilişki kurmada tutuk kaldığı konusu öznelci bir değerlendirme aslı astarı yok, onları inceliyor, onlarla çok sıcak ilişki kuruyor, hangi görüşte olurlarsa olsunlar onların eleştirilerini dinliyor. İki örnek verebilirim, Arnavutlukçu bir parti, ÇKP ile ilişki kurmadan ÇKP nin desteği ile inceleme gezisi yapmak istediler, ÇKP olumlu karşıladı ve araştırmalarına destek olacaklarını söylediler. Türkiye'den İki parti onlarla ilişki kurmak istedi onlarla samimi olarak görüştüler. Bir Parti 1979'dan den bu yana Çini kapitalizme doğru ilerleyen, emperyalizme boyun eğip taviz veren bir ülke olarak gördü ve hep eleştirel bir tutum aldı, fakat ÇKP onlarla ilişkiyi kesmedi ve bu Partinin eleştirilerini sabırla dinledi.
Şimdi senin bazı görüşlerini tartışayım, şimdi ÇKP 1980'lerden bu yana genel olarak doğru yolda dediğimiz zaman, eğer bu doğru yolda ısrar ederse gelecekte de başarılı olacağı ve sosyalizme doğru ilerleyeceği anlamına gelir. Aynı zamanda eğer bu doğru yoldan saparsa Marksizm'e ihanet ederse ve sosyalizmi inşada ciddi hatalar yaparsa kapitalist yola döner ve emperyalist hegemonyacılığa başlar anlamına gelir, gördüğün gibi burada ben bir koşul getiriyorum: doğru yoldan saparsa Marksizm'e ihanet ederse… Metafizik ve soyut bir şekilde "her zaman risk vardır" her zaman işler kötü yönde gelişebilir gibi soyut konuşmuyorum. Çin'de Vietnam'da 30 yıllık geçmiş tarih içinde izin verilen girişimci sınıfın iktidarı ele geçirme girişimi oldu mu? Yok böyle bir şey.
Bana göre, bugüne kadarki sosyalizm deneylerine baktığımızda sosyalist inşanın sıkıntı yaşaması ve bocalamanın ortaya çıkması iki şekilde oluyor: Partinin yaptığı uzun yıllarca birikmiş ve üzerine gidilmemiş hatalar veya ikincisi, Komünizm davasına ideolojik güvensizliğin doğuşu ve bu tutumun yerleşik hale gelmesi sonucu oluyor.
Örneğin, soyut astroloji yaparak özel sermaye çok güçlendi, bu bir risktir demek istemiyorum, çünkü bu riskin analizini yaparak bir yargıya varmak istiyorum, çünkü 1990'dan bu yana bu girişimci sınıfı ÇKP inşa etti ve bu sınıfı 30 yıldır sosyalizmin inşasını destekleyen bir tutuma kazandı, şimdi bu girişimciler ezici bir çoğunluk olarak ÇKP'yi ve sosyalizmin inşasını destekliyorlar. Bu açıdan ortada başarılı bir deneyim var. Yarın özel sektör firması Huawei diyelim elindeki koca firmayı bir Amerikan firmasına satar, kendisi de ailesiyle birlikte Amerikan elçiliğine sığınırsa (böyle bir hayali olay düşünüyorum) o zaman bu olay bir başarısızlığa işaret eder. Fakat, böyle dikkat çekici bir olay yaşanmadı bugüne kadar.
Çin'in ve Vietnam'ın sosyalizm inşa deneyinin eski deneylerden en önemli farklarından biri, özel girişimciliğe ve özel sermayeye belirli bir alan açması, bu yolu Küba ve Laos da izliyor. Küba 2011 yılında buna karar verdi. Eğer sosyalist ülkelerin bu yolu neden izlediklerini ve bundan ne yarar beklediklerini anlamazsak, bu yolun uzun vadede bizim için yararlı olup olmadığına karar veremez isek, bu yol benim kafama uymuyor, bu bana çok revizyonizm kokuyor, bu kadar yenilik benim ezberime pek uymuyor dersek o zaman bunun anlamı eleştirel iyimserlik olur. O zaman bu şu anlama gelir, bekleyelim yapsınlar, başarsınlar özel sektör gelecek 20 yıl daha isyan etmezse, devleti ele geçirmezse, ülkenin kızıl bayrağını ve ulusal marşını değiştirmezse, devletin adını değiştirmezse… o zaman ikna olurum demek anlamına gelir. Bu bana göre bekle gör tutumudur.
Başka şeyler de söylenebilir, Çin çok güçlendi, güçlü olduğu için bakarsın bir gün emperyalizm yapabilir, dünyada emperyalistlerle hakimiyet yarışına girebilir diyemeyiz bu astroloji olur. Bunu söylediğimiz zaman 40 yıllık olumlu pratiği hiçe saymak olur. Eğer bir emperyalizm görürsek o zaman deriz ki burada bir bit yeniği var, buna bakmamız lazım araştırmamız gerekli deriz.
Değerli arkadaş, destek verelim olumlu yolda olduğunu gördüğümüzü söyleyelim ama sorun görürsek eleştiri yapmaktan korkmayız mı demek istiyorsunuz?
Yoksa şunu mu söylemek istiyorsunuz; bazı desteklenecek olumlu noktalar var, öte yandan bazı desteklemediğim olumsuz noktalar var, bekleyelim gelecekte izlenecek pratiğe bakalım, iyice emin olalım ondan sonra olumlu yolda olduğunu söyleyelim mi demek istiyorsunuz?
Türkiye'de insanlar bize hayretle ve şaşkınlıkla şunu soruyor, gerçekten siz Çin'in ve Vietnam'ın sosyalizmi inşa ettiğine mi inanıyorsunuz, bakın Küba bile kapitalizme tavizler vermeye başladı? Çünkü, bu sosyalistler tamamen Çin'i ve Vietnam'ı kapitalizm ve emperyalizm safına itmişler. Aynen bir zamanlar Maocuların ve Enver Hocacıların Sovyetleri, Yugoslavya'yı ve diğer sosyalist ülkeleri düşman emperyalist-kapitalist kampta görmeleri gibi…
Türkiye'de bazıları dünyada sosyalizmin yaşadığına inanmıyorlar, "reel sosyalizm" yenildi diyorlar ve ekliyorlar: bugün, sosyalizm sonrası çağda yaşıyoruz, post-sosyalizm çağı içindeyiz diyorlar. Bu partiler de kendisini Marksist ve komünist olarak görüyor.
Bir Marksist cesur ve vicdan sahibi olmalı, inandığını açıkça söyleme cesareti içinde olmalı… Çevremizdeki, mevcut gerici tutucu atmosfere boyun eğemeyiz.