Hakkımızda Sosyalist Birlik (Marksist)
Karşılaştırmalar doğru temelde yapılmadığı takdirde işçilerin kafasında ciddi kavram kargaşasına yol açar.
Birincisi, Çin yeni demokratik devrimin zaferi ile sosyalist yola girdi ve kalkınmasını bu sosyalist yol içinde gerçekleştiriyor. Türkiye ise kapitalist gelişme yolundan kalkınma yolunu izledi ve izlemeye devam ediyor. Bu nedenle Çin'in yolu emperyalizme ve mali sermayeye bağımlılığı aşan bir sosyalist ekonomik temel yaratma ve bu temelde güçlü bir sosyalist ekonomi hedefi ile ilerledi. Çin bu hedefini başardı. Türkiye ise kapitalist yol içinde ulusal ekonomisini güçlendirmeye çalıştı. Milli ekonomisini güçlendirmede kısmi başarılar kazanmasına karşın toplam ekonomik sistemi içinde mali sermayeye bağımlılığı azaltamadı.
İkincisi, Çin ekonomisi Komünist Partisi ve işçi sınıfı önderliğinde inşa edilen ve gelişen bir ekonomidir, dolayısıyla ekonomide sosyalizmin inşacıları olan sınıfların çıkarlarını korumayı merkeze alan bir ekonomik sistem inşa edilmiştir. Türkiye ekonomisi ise tam aksine emperyalizmin, işbirlikçi büyük burjuvazinin, büyük toprak sahiplerinin çıkarlarını merkeze alan bir ekonomik sistemdir. Daha geniş anlamda mülk sahibi sınıfların çıkarları merkeze alınmıştır. Diğer bir deyişle, Çin ekonomisinde kamu sermayesinin hakim konumu ve ekonomide devletin önder rolü Çin'in sosyalist yolda ilerlemesinin güvencesidir. Türkiye'de ise kamu sermayesinin ekonomideki hakim konumu ve devletin ekonomide önderliği (Genel olarak 1980'lere kadar izlenen yol) farklıdır.
Kişilerin veya partilerin öznel iradesi ve bu partilerin söylemleri ne olursa olsun, nesnel sürece baktığımızda, izlenen ekonomik gelişme yolu bağımlı kapitalist gelişme yoludur. Ekonominin belirli sektörlerinde bağımlılık azalmış olsa dahi, başka sektörlerinde bağımlılık sürmüştür. Bir bütün olarak ve nitel yapı açısından bakıldığında Türkiye hiçbir zaman bu bağımlı kapitalist gelişme yolunun dışına çıkamamıştır.
Kapitalist yolda ilerleyen gelişmekte olan ülkeler için bağımsız kapitalist gelişme yolu olanaklı mı?
Bu soru, içinde bulunduğumuz çağın en önemli sorularından birisidir. Geçmişte bu neredeyse olanaksızdı. Komünist Enternasyonal bu görüşü 1940'larda savunmuştu. Bugün ise oldukça farklı bir dünyada yaşıyoruz. Dünya ekonomisinin bugünkü durumuna baktığımızda, yeni ortaya çıkan olgular ve yeni ekonomik dengeler, böyle bir nesnel olanağa işaret ediyor.
Türkiye bugün bağımsız kapitalist gelişme yoluna girdi mi?
Bu da ciddi bir araştırma gerektiren, ideolojik önyargılardan arınmış bir şekilde ele alınması gereken bir sorundur. Bana göre bugün Türkiye burjuvazisi içinde bu yönde güçlü bir eğilim oluşum halindedir. Bu Türkiye açısından önemli bir yeniliktir ve ileri bir şeydir. Bu eğilim oluştukça eski yolda ısrar eden eğilim de direnişe geçmiştir. Sosyalist akım bu yeni olguları incelemede gecikmemeli gerekli değerlendirmeyi yapmalıdır.
Erdoğan'ın "Çin modeli" sözleri bu bağlamda incelenmelidir.
Her ne olursa olsun, yani Dünya ve Türkiye'deki genel tabloda her ne kadar olumlu gelişme olursa olsun, biz kendi işimizi iyi yapmalı, kendi özel kısa ve uzun vadeli hedeflerimize odaklanmalıyız. İşçi sınıfının kendi partisinin önderliği altında siyaset sahnesine çıkması için çalışmalıyız. İşçi sınıfının kurtuluşu kendi elleriyle gerçekleşecektir.