Hakkımızda Sosyalist Birlik (Marksist)
Çin-Sovyet Çatışmasının Tarihi: Çin'in Büyük İleri Atılım ve Halk Komünleri Politikaları Uygulaması ve Çin-Sovyet İttifakının Kopuşu / Çev. Erkin Öncan
Çeviren : Erkin Öncan
Prof. Shen Zhihua – Tarihçi
Marksizm Akademisi -Pekin
Çin Halk Cumhuriyeti ile Sovyetler Birliği arasındaki kopuşun sebepleri ve yaşanan süreç, soğuk savaşın tarihini inceleyen uluslararası alandaki araştırmacıların büyük ilgisini çekmiş ve yapılan araştırmalar sonucunda bir dizi tartışma ve analiz meydana gelmiştir.
Bu makalede, Büyük İleri Atılım ve halk komünleriyle bağlantılı olarak, Mao Zedong'un dilekleri, Moskova'nın tepkileri ve bunun ardından Çin ile eski Sovyetler Birliği arasındaki ilişkinin bozulması ele alınacaktır. Her ne kadar Moskova Deklarasyonu, Kasım 1957'de toplanan Uluslararası Komünist ve İşçi Partileri konferansının, "komünist hareketin uluslararası dayanışmasının kanıtı" olduğunu ileri sürse de, Çin ile Sovyetler Birliği arasındaki uyuşmazlıklar daha o dönemde ortaya çıkmaya başlamıştı. Çin Komünist Partisi'nin (ÇKP), uluslararası sosyalist kampın öncü konumunu SBKP'den almaya yöneldiği anlaşılıyordu. Bu uyuşmazlıklar ilk kez dış politikada ortaya çıktı: Mao Zedung Moskova'ya haber vermeden Tayvan'ın kontrolündeki Jinmen Adalarını aniden bombalayarak Uzak Doğu krizinin tırmanmasına yol açtı. Bu, olay Sovyetler Birliği'nin ABD ile oluşturmaya çalıştığı detant(yumuşama) politikasına karşı açık bir meydan okumaydı. Bu duruma çok öfkelenen Kruşçev, Çin'e nükleer yardımı durdurmaya karar verdi.1
Moskova'nın tavrı ÇKP üst yönetiminde büyük endişeye neden olmasına karşın, bu durum onların Sovyetler Birliği'nden kopma kararını vermelerine yol açmamıştı. Ancak Mao'yu Moskova ile çatışmaya sevk eden esas başlık, Kruşçev'in Çin'in Büyük İleri Atılım ve halk komünleri gibi iç politikalarına yönelik kuşkucu tavrı ve muhalefetiydi. Açıkçası, iki taraf birbirinin ilkeleri ve politikalarına katlanamayacağını anladığında, ittifakın çökme tehlikesine girmesi kaçınılmazdı.
Mao'nun Asıl Gerçek Tutkusu Sovyetler Birliği'ni Yakalama ve Geçme Hedefiydi
1950'lerin ortalarında ÇKP ve Mao'nun sosyalist kamptaki itibarı görülmemiş bir şekilde yüksekti. Dolayısıyla, Kruşçev döneminde Mao'nun Çin-Sovyet ilişkisine yaklaşımı Stalin döneminde olana göre farklıydı. Mao Zedung kendisini sosyalist kampın olası lideri olarak düşünmeye başlamıştı. Mao, Kasım 1957'de ikinci kez Moskova'ya gittiğinde, bu ruh halindeydi.
1950'deki ilk ziyaretinin tam tersine, Mao bu kez Moskova'da Dünya Komünist Partileri toplantısında gündemi belirleyen kişi olmuştu. Ekim Devrimi'nin 40. yıldönümü kutlamalarında, konuşma yapmak için kürsüye geldiği zaman, bütün diğer partilerden izleyiciler ayağa kalkıp yalnızca Mao'yu büyük coşkuyla alkışladılar. Çeşitli ülkelerin komünist partilerine mensup temsilciler Uluslararası Komünist Partilerin temsilcileriyle yapılan toplantıda, çeşitli ülkelerin komünist partilerine mensup bütün temsilciler, kendi merkez komiteleri tarafından kaleme alınan konuşma metinlerini kürsüye çıkarak okudular. Sadece Mao Zedung oturduğu yerden, önceden hazırlamadığı ezbere bir konuşma yaptı. Mao Zedung, Moskova'daki bu toplantıda adeta ev sahibi gibiydi. Diğer komünist parti liderlerinin Sovyetler Birliği ile yaşadığı anlaşmazlıkları, Mao çözmeye çalışıyor ve bütün sosyalist ülkelerin "Sovyetler Birliği'ni lider olarak görmelerinin" gereğini ve önemini vurguluyordu. Sovyetler Birliği'nin geçmişte sosyalist kampın yegâne lideri olması kuşku götürmez bir gerçekken, Mao'nun Kasım 1957'de Moskova'da yaptığı hamleler, ÇKP'nin SBKP ile eşit koşullarda aynı masada oturduğunu ve Mao Zedung ile Kruşçev'in sosyalist ülkelere birlikte önderlik edeceğini açık bir şekilde göstermişti.
Yine de Sovyetler Birliği bir konuda liderliği elinde tutuyordu. Kapitalist ülkelerle barış içinde rekabet politikasını uygulamaya koyan Kruşçev, ABD'yi on beş yıl içinde geçme sloganını ön plana çıkarmıştı. Bu konuda kesinlikle geride kalmak istemeyen Mao, derhal Çin'in önüne benzer bir hedef koyarak Britanya'yı 15 yıl içinde yakalama veya geçme hedefini koydu.2
Liu Shaoşi, bu hedefi Çin sendikalar Birliği'nin 2 Aralık 1957'de düzenlenen 8. Ulusal kongresinde açıkladı. O tarihten itibaren "Britanya'yı geçme ve Amerika Birleşik Devletler'ini yakalama" sloganı Büyük İleri Atılımın önemli bir itici gücü haline gelmişti.3
Halkın Günlüğü gazetesinin 13 Kasım tarihli sayısında "Büyük İleri Atılım" ibaresinin kullanılması da Mao'nun büyük takdirini kazanmıştı.4 Mao Zedung, "Sosyalist Ekonominin Meseleleri " adlı kitabı okurken 30 Aralık günü aldığı notta, "Biz halk komünlerinin sanayiyi kalkındırmasında—sanayileşmede– Stalin'den daha cesuruz" şeklinde bir not almıştı.
1949'dan sonraki ekonomik yapılanma konusunda Mao Zedung şöyle diyordu: "Temelde Sovyetler Birliği'nin yaklaşımlarını benimseme şeklimiz beni hiçbir zaman tatmin ve mutlu etmemişti." 1956 baharında "On Başlıca İlişki Üzerine" başlıklı önemli yazısında ise şunları ifade ediyordu: "Çin de en az Sovyetler Birliği kadar sosyalist bir ülkedir. Bu yüzden sosyalizmin inşasında daha büyük, daha hızlı, daha iyi ve daha ekonomik sonuçlar elde etmemizin mümkün olup olmadığını merak ediyorum."5
Anlaşıldığı kadarıyla, o günlerde Mao Zedung, Sovyetler'e karşı sadece liderlikte öne çıkma fikrini taşımıyordu, aynı zamanda daha başından itibaren Sovyetler Birliği'ni bu liderlik yarışında Çin'in rakibi olarak görüyordu.
Mao, Mart 1958'de Chengdu'da yapılan bir toplantıda , büyük bir coşku içinde yaptığı konuşmasında Sovyetlerin sosyalist inşada izlediği veya koyduğu ilkeleri izlemenin yaratacağı ciddi olumsuz sonuçlardan ve Stalin'in geçmişte Çin devrimini bastırmak istemesinden söz etmişti. Aynı zamanda Mao, bu toplantıda Çin'in gelecekte kendi yolunu takip edeceğinden tamamıyla emin olduğunu ifade ediyordu. Mao şu ifadeleri de kullanmıştı: "Bazıları 13 yılda sağladığımız ekonomik kalkınmanın Sovyetler Birliği'nin 40 yılda sağladığı kalkınmayla eşit olduğunu söylüyor. Bu kesinlikle doğrudur ve öyle olması gerekir. Biz daha büyük bir nüfusa, daha farklı siyasi koşullara ve daha hızlı ilerlememizi sağlayacak nesnel koşullara sahibiz."6 Mao'ya göre, artık "Marksizmin can damarı ve yaşam gücü damarı," doğuda idi.7
Gerçekleri doğru biçimde kavrayan ve kitlelerin nasıl seferber edileceğini iyi bilen Mao, Çin'in en güçlü kapitalist ülkelere yetişip geçme hızının doğal olarak sürekli biçimde artacağını düşünüyordu. 15 Nisan'da, Çin'in sanayi ve tarım üretiminde büyük kapitalist ülkelere tahmin edilenden daha önce yetişmesinin mümkün olduğunu ileri sürmüştü. Çin ilk on yılda Britanya'yı, sonraki on yılda ABD'yi yakalayabilirdi.8
Her ne kadar kamuoyuna yaptığı açıklamalarda Britanya ve ABD'den bahsetse de Mao'nun gerçek niyeti Sovyetler Birliği'ni geçmekti. 1956'da ÇKP'nin, Mayıs ayında yapılan 8'nci ulusal kongresinin ikinci genel oturumunda yaptığı konuşmanın hedefinde Sovyetler Birliği vardı. Konuşmasında şunları söylemişti: "Stalin'in ortaya attığı 'kadrolar her şeyi belirler' veya 'teknoloji her şeyi belirler' sloganlarını kullanmıyoruz. Lenin'in ortaya attığı 'Sovyet iktidarı artı elektrifikasyon eşittir komünizm' sloganını da kullanmıyoruz. (Lenin bu sloganda tüm ülkenin elektrik üreten santraller ile donatılmasından söz ediyordu.)
Bizim sloganımız sosyalizmi daha tam, daha hızlı ve daha etkin bir şekilde inşa etmektir. Bu slogan daha rasyonel değil mi? Bence öyle. Sonradan ve geriden yola çıkanlar, öne geçer! Bana göre bizde komünizme Sovyetler Birliği'nden önce ulaşılabilir. Sovyet yolu da sosyalizmi inşa edebilir ama biz de sosyalizmi inşa etmek için başka bir yol kullanabiliriz."
Mao ayrıca heyecan içinde şunları söyledi: "Lin Biao bir zamanlar 1940'larda Yanan'da, Çin'in gelecekte Sovyetler Birliği'nden daha güçlü olacağını söylemişti. O zamanlar ben bundan biraz kuşku duyuyordum. Sovyetler Birliği'nin de ilerleme sağlayacağını düşünüyordum. Artık bunun pekâlâ mümkün olduğuna inanıyorum."9
23 Temmuz'da askeri kadrolarla bir toplantı yapan Mao, çelik üretiminde Sovyetler Birliği'ni geçme hedefini belirledi ve şöyle yazdı: "1962 yılına kadar 75-80 milyon ton çelik üretebiliriz. Böylece Britanya'yı yakalamak için beş yıl gerekmez, iki üç yıl içinde bu başarılabilir. Beş yılda Sovyetler Birliği'ne yetişebiliriz ve yedi veya en fazla on yıl içinde ABD'yi yakalayabiliriz."10
Mao Zedung, uluslararası komünist hareketin önderliğini ele geçirmek için sadece üretim artışına değil, üretim ilişkilerinde de hızlı bir dönüşüme ihtiyaç duyuyordu. Daha 1958'in başında Çin'in geleceği için ideal bir üretim ilişkileri modeli tasarlamaya başladı. Aynı yılın Mart ve Nisan aylarında, merkezi politika araştırma bürosun yöneticileri Liu Shaoşi ve Chen Boda ile "ilçe kaymakamlıklarının (idari birimlerinin) ve kooperatiflerin yönetim birimlerinin birbiriyle kaynaşması" gerektiği meselesini ve halk komünleri meselesini görüştü.
ÇKP'nin merkezi önderliği de resmen "kooperatiflerin ölçeklerinin büyütülmesini" teklif etti.
Chen Boda, 1 Temmuz'da (1958) Pekin Üniversitesinde "Mao Zedong'un bayrağı altında" başlıklı bir konuşma yaptı. ChenBoda, bu konuşmada Mao'nun Çin toplumunun geleceğini temel toplumsal birim olarak halk komünlerine dayandıran ana planını ilk kez kamuoyuna açıkladı. Bu konuşma hemen ardından partinin yayın organı "Kızıl Bayrak'ta" yayınlandı. Mao Zedung Ağustos ayı başında Henan ve Shandong eyaletlerinde halk komünlerini teftiş ettiği sırada, gazetecilere, "halk komünlerinin iyi olduğu" şeklinde bir değerlendirme yaptı. Bunun ardından komünler bütün Çin'e hızla yayıldı. O zaman bütün parti önderliği, teoride ve pratikte ülkenin adımlarını muazzam şekilde hızlandıracağına, üretim ilişkilerini sürekli ileriye doğru dönüştürerek, üretimi arttıracağına ve kamu mülkiyetinin ekonomideki oranını yükselteceğine yürekten inanıyordu. Halk komünleri "Büyük İleri Atılımın" bir sonucu olmakla beraber, aynı zamanda Çin'in hızla komünizme geçmesini sağlayacak büyük bir itici güç olabilirdi.
ÇKP merkezi önderliğinin Ağustos'ta yaptığı Beidaihe toplantısında halk komünlerinin kurulmasını komünizm aşamasına giriş meselesiyle bağdaştırıldı ve "Kırlarda Halk Komünlerinin Kurulması Kararı" ÇKP Merkez Komitesi tarafından 29 Ağustos'ta kabul edildi. Bu kararda şu görüş ileri sürülüyordu: "Görüldüğü kadarıyla Çin'de komünizmin gerçekleşmesi uzak bir geleceğin konusu değildir. Komünizme geçiş için pratik bir yol arayışımız içinde halk komünleri yöntemini etkin biçimde uygulamalıyız."11
Mao bu toplantıdan sonra bu meseleyle yakından ilgilendi. Kasım ayında Zhengzhou'da şunları söyledi: "Üç yıl boyunca sıkı çalışalım, on iki yıl boyunca bunu sürdürelim, on beş yıl içinde komünizme geçeriz. Bu hedefi kamuoyuna duyurmasak da gerçekleştirmek için uğraşmalıyız." Ona göre, Sovyetler Birliği sadece böbürlenmekle yetiniyordu: "Basamakları yukarıya doğru çıkan kimse görülmediği halde ayak sesleri duyuluyor", "Sovyetler Birliği'nde kırlardaki kolektif çiftlikler sanayi ile değil, sadece tarımla uğraşıyor. Geniş alanlarda ekim yaptıkları halde hasat o denli yüksek olmuyor. Bu yüzden onların komünizme geçememelerine şaşırmamak gerekir." Çin'deki halk komünleri farklıydı. "Onlar iki değişimin sonucudur… onlar komünist toplumsal yapının inşasının özüdür."12
Dolayısıyla, Mao artık Çin'in komünizme geçiş için yeni ve farklı bir yol bulduğu sonucuna varmıştı: "Stalin kolektif mülkiyetten kamu mülkiyetine ve sosyalizmden komünizme geçişte uygun bir biçim bulamamıştı. O doğru çözüm yolunu bulamadı. Şimdi bizim sosyalist inşayı hızlandıracak halk komünlerimiz var. Bunlar kırsal bölgelerin kolektif mülkiyetten kamu mülkiyetine ve sosyalizmden komünizme geçişi için en iyi yöntem olacaklar."13
1958 yılı sona ererken Mao Zedung, ÇKP'nin komünizme geçişte doğru yolu bulduğuna inanmakla kalmıyor, aynı zamanda Çin'in "Büyük İleri Atılım" ve "halk komünleri" hareketi vasıtasıyla Sovyetler Birliği'nden daha önce komünist topluma geçmesinin mümkün olduğunu düşünüyordu. Mao'ya göre Çin ekonomik kalkınma alanında Sovyetler Birliği'ni geçebilir ve bütün insanlığa komünizme giden aydınlık yolu gösterebilirdi. Bu durumun bütün müttefiklerce, özellikle de Moskova tarafından kabul edilip desteklenmesi, aynı zamanda ÇKP'nin sosyalist kampın önderi olmasının kabul edilmesi demekti.
Moskova Sessizliğe Bürünüyor
Büyük ileri Atılım Sovyetler Birliği kamuoyu tarafından genel olarak coşkuyla karşılandı ve Sovyet basını bu atılım hareketi hakkında övgü dolu yazılar yazdı. Yine de, ÇKP'nin ilan ettiği özel ekonomik hedeflerin bazıları hakkında birçok kişinin hala kuşkusu vardı. Sovyetler Birliği'nde bazı taban kadroları halk komünlerine büyük ilgi göstermişti, ancak üst düzeydeki liderler buna ihtiyatlı yaklaşmıştı.
Xinhua Haber Ajansının 26 Temmuz 1958'de Moskova'dan gönderdiği uzun bir haber, Sovyet toplumunun Büyük İleri Atılım ve Çin'in genel çizgisi hakkındaki görüşlerini özetliyordu. Bazı insanlar sanayi ve tarım üretimine eşit derecede önem vermeyi öneren Genel Çizgiye (sosyalizmin inşası ile ilgili) tam destek verirken bazıları örneğin 1962 yılına kadar 50 milyon ton çelik üretilmesi ve deneysel bölgelerde birim başına 3500 kilonun üzerinde buğday yetiştirilmesi gibi belirli hedef ve görevlere kuşkuyla bakıyordu. ÇKP MK. siyasi bürosunun Ağustos ayında gerçekleşen genişletilmiş toplantısından sonra Sovyetler Birliği basını Büyük İleri Atılım hakkında daha fazla haber yapmaya başladı. Çin Xinhua Haber Ajansına göre, Sovyet TASS haber ajansının "Sanayi, tarım ve kültürde Büyük ileri Atılım" hakkında yaptığı haberlerin sayısı Ekim 1958'de 50'yi bulmuştu.
Çin'deki Sovyet büyükelçiliği, Moskova'ya 26 Temmuz 1958'de Büyük İleri Atılımı değerlendiren uzun bir rapor gönderdi. Rapor Çin'in ekonomik kalkınmada sağladığı başarılardan olumlu şekilde bahsediyordu. Her ne kadar bu rapor, Çin'de yayınlanan ekonomik kalkınma göstergelerinden şüphe duyup onları "sağlıklı ekonomik veriler olarak kabul edilemez" şeklinde nitelese de, bu rapor Çin'de sosyalizmin inşasında gösterilen coşkuyu vurguluyordu. Raporun sonuç kısmında, ÇKP'nin halkın öznel enerjisini seferber ederek sağladığı ekonomik başarı teyit edilmekle kalmıyor, ikinci beş yıllık planın iki veya üç yıl içinde tamamlanabileceği öngörülüyordu.14 Sonuçta, Çin'i ziyaret eden Kruşçev ülkeyi şu sözlerle övdü: "Ruslar Çinli yoldaşlarının ortaya koyduğu planlara ve hedeflere şaşırmış durumda ve bu planları gerçekleştirmeniz konusunda hiç kuşkumuz yok."15
Sovyetler Birliği'nin Çin'deki halk komünlerine başlangıçtaki bu tepkisi şaşırtıcıydı. Çin basını Beidaihe toplantısının gündemini duyurduktan sonra Çin'deki Sovyet büyükelçiliği 22 Ağustos 1958'de, "sosyalist sistemin kırsal alanlarda daha iyi geliştirilmesi için iki tarafın karşılıklı görüş ve rapor alışverişinde bulunmalarını" önerdi.16
Çin'de halk komünlerinin kurulması Sovyet parti ve devlet kadroları ve halk tarafından büyük ilgi ve dikkatle karşılandı. Sovyet Bilimler Akademisi Çin Araştırmaları Merkezi, halk komünleri üzerine bir oturum düzenleyip yararları hakkındaki olumlu görüşleri dile getirdi. Bazıları Çin'deki halk komünlerinin örgütlenme biçiminin daha önceki kolektif çiftlik pratiklerini geride bıraktığını bile ileri sürdüler. Sovyetler Birliği halkının çoğunluğu bu konuyu öğrenmeye hevesliydi. ÇKP Merkez Komitesinde konuyla ilgili alınan karar SBKP günlük yayın organı Pravda'da tam olarak aktarılınca birçok okuyucu Çin'deki halk komünleri hakkında daha fazla bilgi edinmek istemişti. Halk komünlerinin komünizmin somut bir örneği olup olmadığı, kolektif çiftliklerden üstün olup olmadığı hakkında sorular soruldu. Sovyet halkı Çin'deki halk komünlerinin üretim ve yaşamı nasıl örgütlediğini çok merak ediyordu. Ne var ki, Sovyet basını Çin'deki halk komünleri hareketine fazla yer vermiyordu. ÇKP'nin Parti İçi yayınlanan Dünyadan Referans Haberleri bülteni batı medyasından haberler aktarırken Sovyetler Birliği gazetelerinin halk komünleri hakkında hiç yorum yapmadığını ve bu konuda çok seyrek yazılar yazıldığını dile getirmişti.
1958 sonunda hiçbir Sovyet üst düzey yetkilisi halk komünleri hakkında açıkça konuşmuyordu. Sovyet basınında, Çin Halk Cumhuriyeti'nin 9'ncu kuruluş yıldönümünü kutlayan gazeteler içerisinde yalnızca üç tanesi bu konuya değinmiş ve sadece Edebiyat Postası konu üzerinde ayrıntılı olarak durmuştu. 6 Kasım'daki Ekim Devrimi resepsiyonunda konuşma yapan Pekin'deki Sovyet büyükelçisi, Çin'deki halk komünleri hareketinin yükselişi hakkında tek kelime bile etmedi.
Bu isteksizliğin sebebi Sovyet liderlerinin ihtiyatlı davranmasıydı. SBKP merkez komitesi uluslararası ilişkiler departmanı başkanı Andropov, 6 Eylül 1958'de merkez komitesine halk komünleri hakkında özel bir rapor sundu. Sovyetler Birliği'nin konuya nasıl yaklaşması gerektiğinden bahseden bu raporda, ÇKP'nin bu örgütsel yapıya (komünlere) büyük önem verdiği belirtiliyor ve "Sovyet-Çin dostluğu açısından Çin'de basılan materyal ve haberleri kullanarak bu konuyu bizim basınımızda işlememiz gerekir" deniyordu. Yine aynı raporda Sovyetler Birliği'nin bu meseleyi daha detaylı ve derinlemesine araştırması gerektiği belirtiliyordu.17
Bu rapor, Moskova'nın garip bir tercihle karşı karşıya olduğunu gösteriyordu: "Bir yandan, Sovyetler Birliği ile Çin arasında iyi ilişkileri korumak adına halk komünlerini översek uluslararası işçi hareketine ihanet etmiş oluruz; öte yandan, gerçeğe bağlı kalıp bu uygulamayı 'sol' sapma olarak eleştirirsek, iki parti arasındaki ayrılığı derinleştirmiş oluruz." Dolayısıyla SBKP merkez liderliği, "bu konudan iki ülke arasındaki ilişkinin istikrarını korumak bakımından bahsetmemenin, yani halk komünlerini ne övmenin ne eleştirmenin" daha iyi olacağına karar verdi.18
Kruşçev'in Polonya lideri Gomulka ile 30 Kasım 1958'de yaptığı görüşme sırasında bir Sovyet lideri halk komünlerinden ilk kez bahsetmiş oldu ve bu sayede Kruşçev'in halk komünlerinden duyduğu hoşnutsuzluk Resmi Polonya belgelerinde kayda geçirildi.19
Ancak bu görüşmenin içeriği o zaman dışarıya açıklanmamıştı. Daha sonra Batı ülkelerindeki bazı özel görüşmelerde, Sovyet liderlerinin halk komünleri hakkında farklı görüşler belirttiği konuşulmaya başlandı. Sovyet basını bunu inkâr etse de Kruşçev'in kamuoyunda Sovyetler Birliği'nde komünizme geçişten bahsettiği zaman ima yoluyla Çin'deki halk komünlerine saldırması inkar edilemez bir gerçekti. Kruşçev, kitaplaştırılan anılarında halk komünleri meselesinden dolaylı olarak 21'nci ulusal kongreye sunduğu raporda konuşmalarından söz edilir. Niyetinin Kruşçev, parti kadrolarını herhangi bir şekilde "körü körüne taklide" karşı uyarmak istediğini, aksi takdirde bu durumun "Sovyetler Birliği'nde telafi edilemez siyasi ve ekonomik kayıplara yol açacağını" belirtmişti. Kruşçev ayrıca Bulgaristan liderinin Çin'i ziyaretinden dönüşünden sonra Bulgar basınının halk komünlerinden ayrıntılı olarak bahsettiğini ve bazı kolektif çiftliklerin inanılmaz boyutlarda abartıldığını belirtti. Dolayısıyla Sovyet liderleri ülkede gelişmekte olan bu saçma görünümlü duruma son vermek gerektiğine inanıyordu.20
Bir başka neden belki Kruşçev'in kişiliğinde yatıyordu. SBKP merkez komitesinin Çin işlerinden sorumlu yetkilisinin anılarına göre, o zamanlar Moskova'da, uluslararası komünist hareketin tek bir teorisyen ve felsefecisi olduğu, bunun da Mao Zedong olduğu konuşuluyordu. Kruşçev sadece iyi bir pratisyenden ibaretti, mısır yetiştirmekte iyiydi. Ayrıca Çin'in halk komünleri sayesinde, Sovyetler Birliği'nin başarısızlığının aksine gerçekten komünizme geçişin yeni bir yolunun bulunduğunu düşünenlerin sayısı bir hayli fazlaydı. Kruşçev'in bu görüşleri duyduğunda çok kızdığı muhakkaktı.21
Altı ay sonra, Kruşçev nihayet halk komünleri hakkındaki düşüncelerini kamuoyuna açıkladı. 18 Temmuz 1959'da Polonya'da yapılan bir toplantıda, Sovyetler Birliği'nde 1920'lerde komünlerin kurulması sırasında yapılan yanlışları hatırlatıp komünleri eleştirdi. 21'nci parti kongresinde olduğu gibi bu konuşmada da Çin'den bahsetmedi, ancak bu konuşmanın havası daha hoşgörülüydü. Kuvvetli bir tepki yaratması beklenmiyordu. Ne var ki, Polonya gazeteleri bu konuşmayı yayınladığı zaman, konuşmadaki komünlerle ilgili kısmı yayından çıkarmıştı. Pravda ise bilinçli bir şekilde konuşmanın tam metnini verdi. Bu konuşmanın zamanlanması çok talihsizdi. Çünkü, Mao tam da o günlerde yüksek rütbeli asker Peng Deuhai'nin Lushan'daki parti toplantısında yaptığı uzun ve açık sözlü konuşması karşısında iyice içerlemişti. Kruşçev'in konuşması Mao'yu daha çok kızdırdı. Kruşçev'e açık olarak saldırmaya karar verdi.
Mao Zedung Kruşçev'e Savaş İlan Etmeye Karar Veriyor
Mao'nun Büyük İleri Atılım ve halk komünleri hareketine yönelik coşkusu Çin'deki diğer parti liderlerini de etkilemişti. Örneğin, Devlet Konseyi (hükümet) Dış İşleri Bürosunun değerlendirmesine göre, Çin parti kadroları artık bazı ifadelerin değişmesi gerektiğini talep etmekteydiler. Bunlar arasında, "Sovyetler Birliği'nin önderlik ettiği" deyiminin "Sovyetler Birliği ve Çin'in ortaklaşa önderlik ettiği" ifadesiyle değişmesi gerektiği talebi vardı.
Ayrıca "uluslararası komünist hareketin merkezinin artık Çin olduğu" ve "Sovyetler Birliği'nin liderliğinin aslında sadece ekonomik kalkınma gücü" ile sınırlı olduğu şeklinde ifadeler kullanılması isteniyordu. Bazıları Sovyetler Birliği'nin yedinci 5- yıllık planının gerçekte ileriye doğru bir atılım olmadığını, Sovyetler Birliği'nin kendisini hızlandırması için ikna edilmesi gerektiğini söylüyordu. Hatta bazı kişiler, "Çin partisinin merkezi önderliğindeki her dört yoldaştan birinin dünyanın herhangi bir ülkesine başkan olabileceğini" iddia ediyordu.22
Bu ifadeler büyük ölçüde Mao ve ÇKP'nin düşüncelerini yansıtıyordu. Mao, kendisinin başlattığı bu girişiminin hem kendi ülkesinde hem de başta sosyalist ülkeler olmak üzere dünyada kabul görmesini istiyordu. Ne var ki, Mao'nun şimdi karşı karşıya kaldığı farklı bir gerçek vardı,1959'daki ekonomik gidişat tersine dönmüş, bütün kadro seviyelerinde yaygın bir özeleştiri talebi ve şikayet dalgası oluşmuştu. Kruşçev'in açıklaması ile aşağı yukarı çakışan kritik Lushan toplantısı (Temmuz 1959) böyle bir ortamda gerçekleştirilmişti. Peng Dehuai'den Mao'ya gönderilen o özel kişisel mektubun arı kovanına çomak soktuğu ve Mao'yu çok kızdırdığına kuşku yoktu. Mao kendi yeni komünizm deneyini eleştirmeye kalkanlara karşı atağa geçmeye kararlıydı.
Mao Zedung, 16 Temmuz'da Peng'in bu özel mektubunu teşhir amacıyla toplantıya katılan diğer insanlara gösterdi. Kızgınlığı henüz geçmeden, taban kadrolarından gelen ve Büyük İleri Atlım ve Halk komünleri hakkında onların eleştirilerini yansıtan iki rapor okudu. Bu eleştirel raporlarda bütün nüfusun çelik üretimine katılmasının "kazançtan çok kayıp getireceği", bunun "para ve enerji israfı" olduğu ve ekonomik olmaktan çok siyasi bir hamle olduğu belirtiliyordu. Ayrıca raporların birinde "halk komünlerinin üstün olmadığı", "yapay bir ürün olduğu" ve bu konuda "ani ve iyi hesaplanmamış dürtülerle harekete geçildiği" savunuluyordu.
Ardından Çin Dışişleri Bakanlığının raporu okundu. Bu raporda Sovyetler Birliği'ndeki kadroların yaygın biçimde Çin'in güçlüklerle karşılaştığına ve ÇKP'nin yanlış yaptığına inandıkları belirtiliyordu. Mao Zedung bunları da hiçbir yorum yapmadan toplantıya katılanlara gösterdi.23
Kruşçev'in halk komünleri hakkındaki konuşması 28 Temmuz 1959'da Lushan'a gönderilmişti. Sovyet liderlerinin bu tartışmaya katılıp ÇKP'deki "sağcıların" safında yer almasını Mao'nun anlayışla karşılamasının hiçbir yolu yoktu. Mao ertesi gün kadrolarda gelen bu eleştirel yazıların delegelere dağıtılması için talimat vererek, "Bütün yoldaşlardan, Sovyetler Birliği'nde başarısız olan kırsal komünlerin bizim komünlerimizle aynı olup olmadığını düşünmesini ve bizim komünlerimizin başarılı olup olmayacağını tahmin etmesini istiyorum" dedi ve ekledi: "Tarihsel zorunluluklara ve yasalara uygun olan şeyler asla başarısız olmaz,ve asla yapay olarak engellenemez." Mao ayrıca bu toplantıda ortaya çıkan başarısızlıklarla ilgili oldukça duygusal bir kişisel özeleştiri yapmıştı.
Parti içine dağıtılan talimattaki içeriğin Mao'yu hala tatmin etmediği anlaşılıyordu. 1 Ağustos'ta aynı yazıları haberleşme bakanı Wang Jiaxiang'a vererek şunları yazdı: "
"Kruşçev'i çürütmek için birkaç cümle yazdım. Gelecekte de halk komünlerimizin avatanjlarını göstermek için bazı makaleler yazacağım. Kruşçev üç şeyde bize itiraz ediyor-veya en azından bunlarla ilgili şüpheleri var-: yüz çiçek açsın yüz çiçek yarışsın politikamız, halk komünleri ve Büyük İleri Atılım… Sanırım biz çok aktif bir durumdayken onlar şimdi çok pasif ve durağan bir durumdalar. Ne düşünüyorsun? Bu üç hedefimizi, Parti'mizin içindeki muhalifler ve şüpheciler de dahil olmak üzere, tüm dünyaya karşı savunmalıyız."
Mao şimdilik Peng Dehui'yi Kruşçev ile ilişkilendirmiyordu, fakat Kruşçev'e bir saldırı başlatmaya ve Çin ile Sovyetler Birliği arasındaki anlaşmazlıkların açık bir çatışmaya dönüşmesine izin vermeye kararlı görünüyordu.
Mao Zedung, biraz düşündükten sonra Chen Boda (Lin Biao'ya yakın) ve diğerlerine, halk komünleriyle ilgili araştırma materyalleri hazırlamak için bölgelere gitmelerini isteyen bir yazı yazdı ve"eleştirilere, içeride ve dışarıdaki düşmanlarımızın yanısıra partimizin içindeki sağ oportünistlerin iftiralarına ve şüpheciliklerine karşı mücadele başlatmak için, Sovyet yoldaşlarımızın arasındaki muhalifleri ve şüphecileri çökertmek için bunların hepsine karşı savaşmalıyız" ifadesini kullandı.
Mao Zedung, 4 Eylül'de, Hu Qiaomu ile Wu Lengxi'ye " Kruşçev'i pasif bir duruma sokmak ve Çin'deki herkesin Kruşçev'in halk komünlerine karşı olduğunu bilmesini sağlamak amacıyla" Kruşçev'in halk komünlerine ilişkin konuşmasını yayımlamayı talep eden bir not yazdı. Mao ayrıca "morallerimizi yükseltmek ve Sovyetler Birliği'ndeki bazı kişilerin önünü kesmek için"Çekoslovakya'daki ve (sosyalist) Demokratik Almanya'daki gazetelere ÇKP'nin 8. Parti Kongresi'ni öven iyi hazırlanmış yazılar ve haber bültenlerinin gönderilmesi talimatını verdi.
Liu Shaoşi, 12 Eylül'de,dünya çapında İngilizce yayımlanan Barış ve Sosyalizm dergisi için yazdığı "Çin'de Marksizm ve Leninizm'in Zaferi" başlıklı makaleyi Mao'ya sundu. Liu Shaoşi, Mao'ya yazdığı mektupta şunları yazmıştı: "Uygun olup olmadıklarını görmek için benim bu makalemde yabancı yoldaşlara attığım gizli taşları lütfen inceler misiniz?" Buradaki "yabancı yoldaşlar" sözcüğü kesinlikle Sovyet liderlerini ifade ediyordu. Durumdan ziyadesiyle memnun olan Mao, Liu Shaoşi'ye şöyle cevap verdi: "Görüldü. Çok iyi. Bu böyle yazılır, yazmamak yanlış olurdu." Ardından 1 Ekim'de, hem Halkın Günlüğü hem de Kızıl Bayrak Liu'nun bu makalesini yayınladı.
Bu olayların yaşandığı arka planda Kruşçev,Çin'e her iki tarafında hararetli bir biçimde tartıştığı üçüncü ziyaretini gerçekleştirdi. Sovyet tarafı, Çin'in hiçbir eleştiriyi kabul etmeyeceğini düşünmeye başlamıştı. Kruşçev kızgınlıkla şöyle dedi: "Karşı karşıya olduğumuz durum önemli bir durumdur: 'Sovyetler Birliği'nin hala önder olduğunu söyleyen" ve "bu önderliği" kabul eden klişe ifadeler kullanıyorsunuz, fakat bizim tek kelime söylememize izin vermiyorsunuz. Hangi eşitlikten söz ediyoruz?"
Konu esasen uluslararası dış politika ile ilgili olmasına rağmen, Mao'nun zihnini kurcalayan şey gerçekte Büyük İleri Atılım ve halk komünleri meselesiydi. Mao, Kruşçev'i Dongjiao Havalimanı'ndan uğurlarken, eline geçen fırsatı değerlendirerek, lafı Büyük İleri Atılım'ın neyi başardığı, kitlelerin halk komünlerini nasıl başlattığı ve halk komünlerinin Sovyet Birliği'nin geçmişte sahip olduğu komünlerle karşılaştırıldığında ne gibi üstünlükleri olduğu ile ilgili konulara getiren bir konuşma yapmıştı.
Hem Mao hem de Kruşçev, Çin ile Sovyetler Birliği'nin ortak temel çıkarları olduğunu ve her iki ülkenin ittifakının büyük önemi olduğunu bilmelerine rağmen, her biri karşı tarafın hatalarının düzeltilmesi gerektiğini düşünüyordu.
Bu yüzden, Ekim 1959'dan sonra, her iki ülke de kendi politikalarının ve teorilerinin doğruluğuna ilişkin propagandaya başladılar. Sovyetler Birliği'nde basılan Sovyet-Çin Dostluk dergisi Pravda, Izvestiave diğer gazetelerde daha önce yayınlanmış ve açıkça ÇKP'nin tutumuyla çelişen baş makaleleri ve makaleleri yeniden basmaya başladı. Çin de buna karşı misilleme yapıyordu. Kruşçev'in 1960 Şubat'ının başlarındaki Varşova Paktı zirve konferansında ve Hindistan ziyareti esnasındaki konuşmaları, Çin liderlerinin onun batı ile uzlaşma peşinde olduğunu ve Çin'e karşı bir konum alarak Batıya kur yaptığını düşünmelerine yol açmıştı.
Bu nedenle Parti'nin merkezi liderliği bu hareketi ciddiye almaya ve Kruşçev'in Çin karşıtı davranışına karşı gerekli mücadeleye hazırlanmaya karar verdi. Geriye kalan yegane soru, Kruşçev'e karşı bu polemiğin nasıl ve ne zaman başlatılacağı sorusu idi.
Mao'nun Moskova'ya savaş ilan etmesinin sebebi Sovyet liderlerinin şüpheciliği, Çin'in yeni deneyine tepeden bakmaları ve Büyük İleri Atılım ile halk komünlerinin eleştirilmesiydi. Fakat, Çin'in hazırlandığı saldırıların birinci raundu– Büyük İleri Atılım ile halk komünleri yerine– sadece teorik sorunlar üzerinde yoğunlaşmıştı. Nisan 1960'da, ÇKP'nin merkezi liderliği, Lenin'in 90. doğum gününü kutlayan üç makale ile bu teorik sorunlar polemiğini başlattı.
Bu makaleler bizzat Mao tarafından gözden geçirilmiş ve kontrol edilmişti. Bu makaleler barış içinde bir arada yaşama, sosyalizme barışçı geçiş, sosyalist devrim, savaş ve barış ve emperyalizmin niteliği gibi önemli teorik meseleler üzerine, ÇKP'nin görüşlerini sistematik bir biçimde anlatıyordu.
Görünürde, bu makaleler Yugoslavya'daki revizyonizmi eleştiriyordu. Gerçekte, ise aslında bu eleştiriler Sovyetler Birliği Komünist Partisi'ne yöneltilmişti. Aynı yılın Mayıs ayı sonlarında, Mao Zedung, Kuzey Kore lideri Kim İl Sung ve Danimarka Komünist Partisi lideri Jespersen ile ayrı ayrı görüştü. Mao bu görüşmelerde resmen ÇKP'nin barış içinde bir arada yaşamaya ve barışçıl geçişe katılmadığını belirtti, Sovyetler Birliği ve diğer doğu Avrupa partilerini sınıf mücadelesinden vazgeçmekle suçladı ve Kruşçev'i isim vererek ve sözde "Camp David zirvesi *ruhunu" eleştirecek kadar ileri gitti. Şunu bile söyledi: "gelecekte hesaplaşacağız". Mao, hemen sonra, Dünya İşçi Sendikaları Federasyonu'nun konferansına katıldığı zaman Çinli lider Sovyet Komünist Partisi ile temel teorik meselelerle ilgili ciddi anlaşmazlıklarının bulunduğunu açıkça ifşa etti.
*Camp David ruhu, Sovyet-ABD zirvesinde barış içinde bir arada yaşama üzerine varılan bir mutabakat.
Bu makalede şu soruyu sormalıyız: Mao, Moskova'ya hücum ederken neden sosyalist kamp için iyi örnekler olarak gördüğü Büyük İleri Atılım ve halk komünlerini yani ÇKP'nin kendisinin Marksizme yeni katkısı olduğunu düşündüğü başlıkları savunmayı öne çıkarmamıştı, bunun yerine teorik konuları tartışmayı seçmişti. ?
Birincisi, ÇKP, Sovyetler Birliği Komünist Partisi tarafından daha önce eleştirilen meseleler üzerinden bu tartışmaya girmeyi tercih etmemişti, çünkü ÇKP'nin bu yolu izlemesi sadece kendisinin (ÇKP) haklı olduğunu göstermeye çalışan görece pasif, savunmacı bir mücadele taktiği olacaktı.
İkincisi, hem halk komünleri hem de "Büyük İleri Atılım" zaten Sovyetler Birliği'nin kendi inşa sürecinde daha önce belirli ölçüde denemiş olduğu şeylerdi, bu nedenle bu noktalardan yapılacak bir hücum ÇKP'ye böyle bir tartışmada avantaj sağlamayacaktı.
Üçüncüsü, "Büyük İleri Atılım" ve halk komünleri Çin'de beklenen başarıyı elde edememiş, bu durum ciddi bir kıtlık dalgası ve büyük çaplı köylü ölümlerine yol açmıştı ve bu girişimler sosyalist kamp içindeki dost partilerin çoğu tarafından kabul edilmemişti.
Ne var ki, bir yandan Mao'nun sosyalist kampa ihtiyacı vardı ve bu kampa önderlik etmeye daha da çok ihtiyacı vardı, fakat Sovyetler Birliği olmaksızın sosyalist kamp olamazdı. Diğer yandan, ÇKP temel ilke sorunlarıyla ilgili net ve açık bir tavır ortaya koymak gerektiğini düşünmüştü, çünkü sadece gerçek Marksizmi yanına alanlar ve onu hakiki bir biçimde savunanlar bu kampa önderlik etmeye layık olabilirdi. Bu nedenle Mao Sovyetler Birliği Komünist Partisi ile devrim ve savaş teorileri üzerine bir ideolojik-teorik tartışma açmaya karar vermiş, kendisini bu noktalardan Sovyetler Birliği Komünist Partisi'ni ikna edebileceğine veya yenebileceğine inandırmıştı.
Mao'nun kafasında olan şey, sosyalist ülkelerin ileri kapitalist ülkelere yetişip onları geçme mücadelesinde dünya sosyalist ülkelerinin bayraktarı olmak ve Çin'i uluslararası komünist hareket içinde önde gelen bir örnek haline getirmekti.
Ne var ki Moskova, ÇKP'den gelen bu teorik temelli saldırıyı Sovyetler Birliği önderliğindeki sosyalist kampa karşı bir meydan okuma olarak kabul etti.
1960 Haziran'ında Sovyetler Birliği Komünist Partisi tarafından düzenlenen Bükreş (Romanya) Konferansı'nda ÇKP delegasyonuna karşı kışkırtılan saldırının arkasında bu değerlendirme vardı. Kruşçev teorik tartışmada ÇKP'yi alt etmeyi başaramayınca geniş bir muhalefetle karşılaşmasına rağmen Çin üzerinde ekonomik baskılar uygulamaya karar verdi. 16 Haziran'da, Sovyet hükümeti Çin dış işleri bakanlığına belli bir süre içinde tüm Sovyet uzmanlarının Çin'den geri çekileceğini resmen bildirdi; bu, Çin ile iş birliği adına yapılmış olan neredeyse tüm ekonomik anlaşmaların yırtılıp atılması demekti.
Böylelikle Çin ve Sovyetler Birliği komünist partilerinin arasındaki çatışmalar açık tartışmalara evrildi ve bunun ardından partiler arası ilişkilerdeki çelişmeler doğru ele alınmadıkları için devletler arasındaki ilişkilerin bozulmasına yol açtı. Sonuç olarak, Çin-Sovyet ittifakı dağıldı.
Burada, o günlerdeki yaklaşımı göstermek açısından şuna dikkat çekmek istiyorum: o dönemde sosyalist ülkeler aralarındaki ittifaka yaklaşımda sadece dış politika alanında neredeyse tam bir birlik olması gerektiğini düşünmemişler, fakat ayrıca iç politikalarda da tam bir özdeşlik ve görüş birliğinin gerekliolduğunu vurgulamışlardır. Dolayısıyla, bunu yapmayan ülkeler, sosyalist ülkeler arası dayanışma ve dostluğu bozmakla suçlanmışlardır.
Üstelik, bu "tam birlik" ölçütünün pratikteki uygulamasında, kimin bu ölçütü çiğnediği meselesi sosyalist ülkeler arasındaki ittifakta kimin lider olduğuna bağlı olmuştur. (ÇN, ittifakın lideri Sovyetler Birliği idi).
Fakat o günlerde yaygın olarak benimsenen bu ittifak anlayışı ve proletarya enternasyonalizmi yaklaşımı sosyalist ülkeler arasındaki ittifak ilişkilerinde istikrarsızlığın artışına yol açmıştır. Sorunun özü muhtemelen o dönemdeki müttefik sosyalist ülkeler arasındaki ilişkilerin doğasında var olan bir yapısal zayıflıktır. Veya o günlerde sosyalist ülkeler arasındaki devletten devlete ilişkilerin nasıl ele alınacağına ilişkin siyasal modeldeki yetersizliktir.
Notlar
1. SeeDaiChaowu, İkinci Tayvan Boğazı Krizi ve Çin-Sovyet İlişkileri , http://www.cc.org.cn/H, May 2001; ShenZhihua, Yardım ve Kısıtlama: Sovyetler Birliği ve Çin tarafından Nükleer Silahların Geliştirilmesi, Tarihsel Çalışmalar , 2004, no. 3.
2. Mao Zedung Seçme Eserler -1949'dan bu yana-(cilt 6, syf. 635, 1992, Merkezi Arşiv Yayınevi)
3. Bo Yibo, Bazı Kritik Kararlar ve Olaylar Üzerine Düşünceler syf. 692, Parti Okulu Merkezi Yayını.
4. JilinEyaletArşiv Merkezi, genel dosya no. 1, içerik 1-14, cilt. 75, syf. 5.
5. Deng Liqun ed.,Mao Zedung'un Sosyalist Ekonomi Politik Hakkındaki Yorumları ve Konuşmaları, syf. 44, 715.
6. Mao Zedung Seçme Eserler, 1999, cilt. 7, syf. 365-376, Halkın Basını. Jilin bölgesel Arşivi: genel dosyano. 1, içerik 1-14, cilt. 68, syf. 17-23.
7. Mao Zedung Seçme Eserler, 1999, cilt. 7, syf. 177, Merkezi Arşiv Yayınevi, 1992.
8. Bo Yibo, Bazı Kritik Kararlar ve Olaylar Üzerine Düşünceler,syf. 693-695.
9. Jilin Eyalet Arşiv Merkezi, genel dosya no. 1, içerik no 1-14, cilt. 59, syf. 6-9. Yansımalar, syf. 471, 695-696.
10. FujianEyalet Arşiv Merkezi, genel dosyano. 101, içerik no 12, cilt. 223, syf 15-17.
11. 1949'dan Günümüze Önemli Belgelerden Seçmeler, cilt. 11, 1995, Merkezi Arşiv Yayını, syf. 450.
12. Jilin Eyalet Arşiv Merkezi, genel dosya no. 1, içerik no 1-14, cilt. 71, syf. 6-11, 25-28.
13. Mao Zedung'un Sovyetler Birliği'nde Sosyalizmin Ekonomi-Politiği Hakkındaki Yorumları ve Konuşmaları, s. 66. 14. Çağdaş Belgeleri Koruma Merkezi ,ф.5,оп.49,д.135,лл.1-75.
15. Mao ve Kruşçev Arasındaki Konuşmanın Kaydı, 2 Ağustos 1958.
16. Rusça Çağdaş Belgeleri Koruma Merkezi ,ф.5,оп.49,д.129,р.8891,лл.189-192.
17.Rusça Çağdaş Belgeleri Koruma Merkezi, ф.5,оп.49,д.129,р.8891,лл.189-192.
18.В.Сидихменов,Сталин и Мао слушали нас,Новое Врем я,№2-3,1993,с.40.
19. Kitap, Shen Zhihua ve Yang Cuntang, Sovyetler Birliği Tarihsel Arşivi Seçmeleri, cilt. 27, Çin Sosyal Bilimler Belgeleri Yayınevi, 2002, s. 189-190.
20. Ma Guifan çeviri ,Kruşçev Anıları, ÇKP'nin Tarihi Belgeleri, cilt. 71, syf. 200-205.
21. Kitap, Ding Ming Çin-Sovyet Bölünmesini Şahsen Deneyimleyen Önemli Figürlerle Röpörtajlar , Çağdaş Çin Tarihi, 1998, no. 2, syf. 31.
22. Changchun Şehri Arşiv Merkezi, Genel Arşiv no. 1, içerik no 1-12, cilt. 48, syf. 8-15.
23. 1949'dan Günümüze Mao Zedung Seçme Eserler, cilt. 8, s. 366, 367, 387-388.
24. A.g.e Ibid, s. 390-391.
25. A.g.e. Ibid, s. 462-463, 504, 506-507.
26. A.g.e , s. 527-528.
27. Bu sonuç üzerinde daha derinlemesine bir analiz için prof. Shen Zhiua'nın 'Çin'de Sovyet Uzmanlar-Çin Uluslararası Radyosu'nun Yayınları(1948-1960) eserinin ilgili kısmını inceleyebilirsiniz.