Hakkımızda Sosyalist Birlik (Marksist)
Büyük Marksizm Sözlüğü: Stalin Çağdaş Temalar Üzerine Notlar
[Büyük Marksizm Sözlüğü, Marx'ın 200. Doğum Gününü anmak amacıyla Wuhan/Çin'de yayınlanmıştır. 5 Milyon sözcükten ve 4 Bölümden oluşmaktadır: Marxism, Leninizm, Mao Zedung Düşüncesi ve dördüncüsü Çine Özgü Sosyalizm İnşa Teorisi. Sözlük 2012'de başlayan Xi JinPing Dönemini de kapsıyor.]
Stalin'in küresel uluslararası ilişkiler ve Çin'deki durum üzerine 24-27 Temmuz 1927 tarihlerinde kaleme aldığı ve ilk olarak 28 Temmuz 1927 tarihli 169 sayılı "Pravda" dergisinde yayımlanan makalesi. Çince çevirisi "Stalin Toplu Eserler"nin 9. cildinde yer almaktadır.
Nisan 1927'de uluslararası durum oldukça karmaşık bir hal almışt, küresel çapta birbiri ardına Sovyet karşıtı faaliyetler gerçekleşti, ayrıca Pekin'deki Sovyet büyükelçiliği saldırıya uğradı, İngiltere Sovyetler Birliği ile diplomatik ilişkileri ve tüm ticari bağlantıları kopardı, Polonya'daki Sovyet büyükelçisi Varşova'da suikasta uğradı vb. Aynı zamanda, Çin devrimi arka arkaya gerilemeler yaşamıştı, 12 Nisan 1927'de Çan Kay Şek karşı-devrimci bir saldırı başlattı ve aynı yılın 15 Temmuz'unda Wuhan Ulusal Hükümeti de açıkça devrime ihanet etti, ÇKP'yi bastırdı ve birçok ÇKP üyesini katletti.
Bu arka plan koşullarında, SBKP(Bolşevik) içindeki muhalefet ittifakı bu fırsatı Komünist Enternasyonal'in ilke ve politikalarına saldırmak için kullandı, özellikle Wang Jingwei liderliğindeki Wuhan'daki milliyetçi hükümet komünistlerin tasfiye edilmesini emrettikten sonra, Rusya'daki muhalefet blokuKomünist Enternasyonal'in politikalarının Çin devriminde geçici gerilemelere neden olmakla suçladı. Stalin bu makaleyi Parti'nin düşüncelerini birleştirmek, tüm Parti'nin mevcut durumu ve Çin devriminin yolunu daha net bir şekilde anlamasına yardımcı olmak ve Parti içindeki "muhalif hizbin" ideolojik saldırılarını çürütmek amacıyla yazmıştır.
Makale, Stalin'in sırasıyla hem dünya çapında dünya savaşı tehdidini hem de Çin devriminin sorunlarını tartıştığı iki bölüme ayrılmıştır.
Dünya savaşı tehdidi hakkında: Stalin, günümüzün temel meselesinin, kapitalizmin dengesiz gelişimi ve büyük dünya güçlerinin karşılaştırmalı güçlerinin değişim nedeniyle yeni bir emperyalist savaş tehdidi olduğuna, bunun da nüfuz alanları için mücadeleyi tetiklediğine ve bu yeni karşılaştırmalı güç durumunun Birinci emperyalist savaş sonunda tanımlanan eski emperyalist nüfuz alanlarını "geçersiz" hale getirdiğine işaret ediyordu. Pazarlar, sermaye ihraç bölgeleri ve bu pazarlara giden deniz ve kara yollarını ele geçirmek için emperyalist güçler arasındaki çelişkiler yoğunlaşıyordu, ayrıca büyük emperyalist ülkeler ile bağımlı ve ezilen ülkeler arasındaki çelişkiler keskinleşiyordu ve bunların hepsi dünya kapitalizminin krizinin büyümesi anlamına gelirken, aynı zamanda SSCB'nin varlığı ve güçlenmesi kapitalizmin krizini derinleştiriyor ve ağırlaştırıyordu.
Stalin'in analizi şu şekildeydi: Emperyalizm krizden tek çıkış yolu olarak gördüğü yeni bir dünya savaşına hazırlanıyor, ancak barışçıl bir politika izleyen Sovyetler Birliği'nin varlığı nedeniyle, özellikle de emperyalistlerin aralarındaki savaşın emperyalist cephede yeni bir gedik açacağı korkusuyla, kendi kamplarındaki çelişkileri geri plana iterek birleşik bir gerici cephe oluşturup SSCB'ye savaş açıyorlar, SSCB'ye karşı emperyalistlerin birleşik cephesini oluşturma girişimini ilk başlatan İngiliz burjuvazisi ve onun genelkurmayı Muhafazakâr Parti oldu ve baş komplocu olarak başka ülkeleri kullanarak savaşmayı tercih ettiler ve bir dizi gerici, özellikle de Sovyet karşıtı operasyon planladılar.
Sovyetler Birliği'ne yönelik üç saldırının başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından, İngiliz Muhafazakar Partisi, SSCB'ye yönelik mali abluka örgütlemek, SSCB'ye karşı düşman bir politika üzerinden diğer büyük güçlerle gizlice görüşmek, iç gerici isyanları kışkırtmak ve Sovyetler Birliği'nin sosyalist inşasını baltalamak da dahil olmak üzere yeni Sovyet karşıtı faaliyetler planlamaya başladı. Sovyetler Birliği'nin görevi, Avrupa'nın tüm ülkelerinde yeni bir savaş tehdidine karşı teyakkuza geçmek, kapitalist ülkelerin işçi ve askerlerinin uyanıklığını artırmak, burjuva hükümetlerinin yeni bir savaş örgütlemeye yönelik her girişimine devrimci mücadelenin tüm gücüyle karşı koymak üzere kitleleri hazırlamak için çalışmaktı.
Sovyetler Birliği, düşmanların kışkırtıcı eylemlerine ve prestijinin zedelenmesine bakmaksızın barış politikasını tereddütsüz sürdürmeliydi. SSCB savunma kapasitesini arttırmalı, ulusal ekonomisini genişletmeli, askeri ve askeri olmayan sanayisini geliştirmeli ve sosyalist anavatanı savunmak için işçilerin, köylülerin ve askerlerin farkındalığını arttırmalıydı. İçerdeki "Teröristleri" ve "kışkırtıcıları" cezalandırmakta tereddüt etmemeliydi. Parti ve ülke yeni bir savaş tehdidiyle karşı karşıyayken muhalefetin partiye saldırması anlamsız ve sorumsuzdu.
Çin hakkında görüşler. Stalin, Çin'deki devrimin yeni bir gelişim aşamasına girdiğini, bu nedenle daha önce kat edilen yoldan çıkarılan dersleri bir ölçüde değerlendirebileceğimizi ve Çin devriminde Komintern'in çizgisini doğrulamaya devam edebileceğimizi belirtiyordu. Stalin muhalefeti Leninizm'in stratejik ilkelerini unutmakla eleştirdi, muhalefetin suçlamalarını çürüttü ve muhalefetin Çin devrimi konusundaki hatalarını eleştirdi. Devrimi doğru bir şekilde yönetmek için Leninizm'in taktiksel ilkelerine geri dönmemiz gerektiğine işaret ediyordu:
STALİN VE LENİNİZMİN TAKTİKLERİ
Birincisi, Komintern'in ilgili ülkenin işçi sınıfı hareketi için yol gösterici yönergeler hazırlarken her bir ülkenin ulusal özelliklerini ve özgül niteliklerini mutlaka dikkate alması gerektiği ilkesi; ikincisi, her bir ülkenin Komünist Partisi'nin, geçici, kararsız, istikrarsız ve güvenilmez bir müttefik olsa bile, proletarya için kitlesel bir müttefik kazanmanın en küçük fırsatından bile mutlaka yararlanması gerektiği ilkesi; ve üçüncüsü, geniş kitlelerin siyasi eğitimi için propaganda ve ajitasyonun tek başına yeterli olmadığı, bunun için gerekli olanın kitlelerin kendi siyasi deneyimleri olduğu gerçeğine şaşmaz bir saygı gösterilmesi gerektiği ilkesi. Komünist Enternasyonal Çin devrimini bu taktik ilkelere göre yönetmeye çalışıyor, ancak bazı "liderler" bu Leninist ilkeleri unuttular, şöyle ki:
Birincisi, bahsi geçen liderler bu devrimin, deyim yerindeyse, Çin'in ulusal özelliklerini göz ardı ederek, sadece Komintern'in genel ilkeleri temelinde telgraflarla uzaktan yönetilebileceğine içtenlikle inanıyorlar. Komünist Partiler büyüyüp kitle partileri haline geldikten sonra, somut koşulları dikkate almayan hazır genel formülleri benimsemek yerine, her ülkenin kendine özgü ulusal özelliklerini Komintern'in genel politikası ve ilkeleriyle birleştirmeleri gerektiğini anlamıyorlarBu yaklaşıma aykırı bir tutum Komintern ile gerçek devrimci hareketler arasında çatışmalara ve devrimci mücadelelerinde gerilemelere neden olacaktı. Muhalefetin Çin devriminin doğası, temel görevleri ve milliyetçi KMT Partisi ile ÇKP arasındaki işbirliği konusundaki görüşleri pratikte sürekli olarak boşa düşmüştü, dolayısıyla da Komünist Enternasyonal'in doğru çizgisini kabul etmekten başka alternatifleri kalmamıştı.
İkincisi, devrimde proletaryanın müttefiklerinin kim olacağı sorunu Çin devriminin temel sorunlarından biriydi. Komünist Enternasyonal, Leninizm'in taktiksel ilkelerine göre, devrimin ilk aşamasında, devrimin ulusal birleşik cephe devrimi olarak geliştiği dönemde (Guangzhou veya Kanton dönemi), proletaryanın müttefiklerinin köylülük, kent yoksulları, küçük burjuva aydınları ve ulusal burjuvazi olduğunu savunmuştu. O dönemde, Çin devrimci hareketinin kendine özgü özelliklerinden biri, bu sınıfları temsil eden siyasi güçlerin milliyetçi devrimci Kuomintang adı verilen tek bir burjuva-devrimci parti içinde Komünistlerle birlikte çalışmasıydı.
Bu dönemde devrimci iktidarın elde edildiği topraklar genişletildi, açık-legal proleter örgütler kuruldu, köylü örgütleri yaratıldı ve komünistlerin ordu içinde etkisi artmaya başladı. Komintern'in bu dönemdeki siyasi liderliği oldukça doğruydu.
Devrimin ikinci aşaması döneminde hem Çan Kay-şek hem de ulusal burjuvazi karşı-devrim kampına firar etti ve devrimci hareketin merkezi Kanton'dan (Guangzhou) Wuhan'a kaydı. Komünistlerin o dönemde Kuomintang'a yönelik politikası, onu daha sol biz çizgiye çekmek ve Wuhan hükümetini proletarya ve köylülüğün devrimci-demokratik diktatörlüğünün çekirdeğine dönüştürmekti.
Bu dönemde Komünist Parti küçük bir partiden binlerce üyesi olan büyük bir kitle partisine, sendikalar ülke çapında büyük bir işçi sendikaları federasyonuna, birincil düzeydeki küçük ölçekli köylü örgütleri devasa köylü birliklerine ve köylülüğün tarımsal hareketi devasa boyutlara ulaştı ve Komünist Parti devrime açıkça önderlik etme olanağına kavuşarak tarımsal-köylü devriminin lideri haline geldi. Her ne kadar ÇKP o dönemin tüm olanaklarından yararlanmayı başaramamış ve bir dizi vahim hata yapmış olsa da, gerçek bir Bolşevik parti haline geldi.
ÇKP küçük burjuva aydınların ittifakını kaybetmiş olsa da, köylülüğün ve kent yoksullarının geniş kitlelerini proletaryanın etrafında daha sıkı bir şekilde harekete geçirmeyi başardı, bu nedenle Komintern'in o dönemdeki liderliği aslında doğruydu. Wuhan Kuomintang Partisi liderliğinin karşı devrimin tarafına geçmesinin, devrimin ikinci aşamasında Wuhan Kuomintang ile blok oluşturma politikasının yanlış olduğunu gösterdiğini iddia eden muhalefete gelince, Stalin, şu ifadeleri kullandı: doğru bir politika hiçbir şekilde düşmana karşı her zaman doğrudan zafere götürmek zorunda değildir, doğru bir siyasi taktik ancak sınıf güçlerinin karşılaştırmalı gücü, devrim güçleri tarafında belirgin bir güç üstünlüğü, düşman kampındaki parçalanma ve elverişli bir uluslararası durum koşullarında başarı kazanır. Bunu görmeyen muhalefetin Leninizmin taktiksel ilkelerini anlamaktan yoksun olduğu açıktır.
Üçüncüsü, sloganları zamanı geldiğinde değiştirme ve bunun yöntemleri üzerine. Bu sorun aslında, kitleleri devrimci mevzilere kazanmak için ve kitleleri Parti sloganlarının doğruluğuna ikna etmek için Parti'nin sloganının kitlelerin sloganına nasıl dönüştürüleceği sorusuyla ilgilidir. Tıpkı Şubat Devrimi'nden sonra Bolşevik Parti'nin sloganlarının kitlelerin bu sloganları kabul etme durumu ve kitlelerin bilinç durumuna göre ayarlaması ve gerektiğinde değişmesi gibi,..Kitleler yalnızca propaganda ve ajitasyonla değil, fakat bizzat kendi siyasi deneyimleriyle ikna edilebilir.
Çin Komünistleri altı ay önce Wuhan'daki Kuomintang hükümetini desteklemekte haklıydılar, ancak artık "Kahrolsun Wuhan Kuomintang liderliği" sloganı doğru seçenektir, çünkü altı ay önce Wuhan Kuomintang hükümeti hâlâ devrimci bir rol oynuyordu, henüz burjuva devrimci bir hükümet olarak rolünü tam olarak oynamamıştı ve halk arasındaki prestijini ve itibarını tamamen kaybetmemişti ve o zaman ona karşı çıkmak Parti'yi kitlelerden koparmak dışında bir sonuca yol açmazdı. Fakat artık karşı-devrimci karakteri açığa çıktığına göre ve gerçek işçi ve köylü kitlelerinin karşısında durduğuna göre, "Kahrolsun Wuhan Kuomintang liderliği" sloganı kitlelerden olumlu bir yanıt alacaktır.
Öte yandan, "muhalefet bloku fraksiyonu" bu politikayı anlamadı ve 1927'nin başından itibaren bu taktiği sürekli olarak ihlal etti ve geniş halk kitlelerinin durumunu, onların kavrayış düzeylerini ihmal ettiler, halk kitlelerinin kararlı eylem için ne ölçüde hazır olduğunu ve onların hazırlık düzeyini dikkate almadılar. Stalin, Çin devriminin genel görünümünü analiz etmiş ve Çin devriminin başarısızlığının Temmuz 1917'de Rus Komünist Partisinin başarısızlığına benzediğini ve kısa bir süre içinde Çin devriminde yeni bir dalga yükselirse, Sovyet tipi iktidar organlarının kurulmasının tamamen olgun koşullarının ortaya çıkacağını, ancak mevcut durumun çok ilerisine gitmememiz gerektiğini ve gerçek durumu dikkate almadan hemen Sovyet iktidarları kurmanın doğru olmayacağını önce geniş kitleler arasında Sovyet iktidarı fikri için en geniş propagandyı yürütmemiz gerektiğini belirtmiştir. Stalin, muhalefetin Leninist taktiklerden uzaklaştığı ve politikasının "aşırı sol" maceracılık olduğu sonucuna varacaktır.
Stalin'in makalesi SBKP (Bolşevik) partisi üyelerinin düşüncelerinin ortaklaştırılmasında olumlu bir rol oynamış ve uluslararası durumun doğru anlaşılmasına yardımcı olmuştur. Bu makalede ortaya konan Leninizm'in taktiksel ilkeleri, tüm ülkelerin Komünist partilerinin devrim sırasında kendi gerçek koşullarına göre ve kendi ulusal koşullarına uygun politikalar formüle etmeleri için önemli bir yol gösterici öneme sahiptir.