Hakkımızda Sosyalist Birlik (Marksist)
BRICS'ten BRICS +'ya Doğru
ABD, AB, Dolar ve NATO'nun ötesine Giden Yeni Bir Adım: Küresel Güneyin Örgütü
Klaus Wagener Almanya Komünist Partisi, Yeni Zaman Gazetesi
Çeviren: Emil Timur-Gülizar Özkaya

Dünya tarihindeki "tek kutuplu an" 1991 yılının sonunda Sovyet Kızıl Ekim'in yenilgisiyle başladı. "Küresel Dünya Köyü", "Barış Getirisi", yoksulluğun azaltılması ve kalkınma hayalleri hızla söndü. Baskıcı-sömürücü ABD dünya egemenliğinin gerçek karakteri 1991 yılında Irak'a karşı yürütülen "İkinci Körfez Savaşında ortaya çıktı. Üç Dünya Ticaret Merkezi binasının 2001'de terör saldırısı ile çökmesi, zafer sarhoşu ABD imparatorluğunun küresel bir savaş çıkması için genel izin gibi bir şeyi temsil ediyordu. ABD liderliğinin hazırladığı jeo-stratejik belgelerde de yardımsever bir hegemon imajına çoktan veda edilmişti.
Yeni İş Birlikleri
21'inci yüzyılın başında dünyada hiçbir ülke ABD imparatorluğuna askeri ya da ekonomik olarak karşı koyabilecek durumda değildi. Rusya, Yeltsin döneminin sonunda varoluşsal sorunlarla karşı karşıyaydı, Çin ise siyasi istikrarının ve ekonomik inşasının henüz başındaydı. Küresel Güney'in pek çok ülkesinde ABD emperyalizmi, Sovyet Kızıl Ekim'in zayıflık ve gerileme döneminde kendisini ekonomik ve askeri olarak egemen yeni-sömürgeci süper güç olarak kabul ettirmeyi başarmıştı. Bu kasvetli arka plan karşısında alternatif yapı ve kavramlara ihtiyaç duyuluyordu.
BRIC kısaltması ilk olarak yüzyılın başında Hintli yazar Roopa Purushothaman tarafından formüle edilmiştir. Goldman Sachs Bank baş ekonomisti Jim O'Neill, büyük ekonomik büyümeye sahip gelişmekte olan ekonomiler için kullanılan bu kısaltmayı popüler hale getirdi. Daha sonra Güney Afrika nın katılımı ile bu BRİCS oldu.
2006 yılında Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin temsilcileri iş birliğini görüşmek üzere ilk kez bir araya geldi. Tam diplomatik formatta ilk toplantı Rus tarafının ev sahipliğinde Devlet Başkanları Luiz Inácio Lula da Silva, Dmitry Medvedev, Manmohan Singh ve Hu Jintao'nun katılımıyla 16 Haziran 2009 tarihinde Ekaterinburg'da gerçekleştirilmiştir. BRIC İş Birliği resmi olarak burada kurulmuştu. Kısa bir süre sonra BRIC ülkeleri formatlarını Güney Afrika nın da katılımı ile BRICS olarak genişletti. 2011 Nisan ayı ortasında Güney Afrika, grubun yıllık zirvesine katılan ilk Afrika ülkesi oldu. Böylece Küresel Güney'in tüm kıtaları temsil edilmişti. BRICS ülkeleri dünya yüzeyinin yüzde 26,7'sini ve dünya nüfusunun yüzde 41,5'ini temsil etmektedir; 27,5 trilyon ABD doları tutarında nominal sosyal ürün üretmektedirler ki bu da küresel sosyal ürünün neredeyse üçte birine karşılık gelmektedir.
Yeni Kalkınma Bankası
BRICS ülkeleri, 2007 ve takip eden yıllarda yaşanan mali kriz ve IMF ile Dünya Bankası'nın kısıtlayıcı, kemer sıkma odaklı yoksullaştırma politikası karşısında 15 Temmuz 2014 tarihinde Yeni Kalkınma Bankası'nı (NDB) kurmuştur. Yeni Kalkınma Bankasına
(NDB) 100 milyar ABD doları tutarında banka sermayesi tahsis edilmiştir. Her BRICS ülkesi yüzde 20'lik bir paya sahiptir. Bankanın merkezi Çin'in metropolü Şanghay'da bulunmaktadır.
Yeni Kalkınma Bankası kredi politikasında sosyal, ekonomik ve ekolojik hedefleri gözetiyor. Bunlar arasında, üye ülkelerde önemli bir kalkınma itkisi yaratan altyapı ve sürdürülebilirlik projelerinin teşvik edilmesi de yer almaktadır.
Yeni Kalkınma Bankasının tüzüğüne göre, tüm BM üyesi ülkeler Bankanın hissedarı olabilir, ancak BRICS ülkelerinin payı yüzde 55'in altına düşmemelidir. Yeni Kalkınma Bankası üyeliğinin art arda genişlemesi stratejik olarak önemli görülmektedir. 2021 yılında Mısır, Bangladeş, Uruguay ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) Yeni Kalkınma Bankasına üye olmuştur.
Brezilya Devlet Başkanı Dilma Rousseff'e karşı 2016'da gerçekleştirilen gerici darbe, 2018'de Lula'nın hapse atılması ve 2014'te Hindistanda Narendra Modi'nin seçilmesinin yanı sıra 2020'de Hindistan-Çin sınır çatışması BRICS İş Birliği için sınav niteliğindeydi.
Önemli Kavşak Noktaları
Ukrayna çatışmasıyla birlikte işler kökten değişti. ABD imparatorluğu açıkça "Büyük Güç Rekabeti "ni askeri ve ekonomik ve propaganda savaşına dönüştürmeye karar vermişti ve bu savaşta tarafsızlığa tahammül edemeyecekti. Çin de dahil olmak üzere tüm devletler, Rusya'ya yaptırım uygulayan Batı kampına katılmaya zorlanacaktı. Bilindiği üzere, "Büyük Dünya Güçleri Arasında Rekabetin" bu şekilde militarize edilmesi tam olarak başarı ile taçlandırılmamıştır. Bir yandan Avrasya ve Küresel Güney'in neredeyse tüm devletleri yaptırımlara uymayı reddederken, diğer yandan kolektif Batı'nın büyük desteğine rağmen Ukrayna savaş alanında işler ABDnin planlandığı gibi gitmedi. Üçüncüsü, yaptırım saldırısı, özellikle Avrupa'da yıkıcı sonuçlar doğurdu – öte yandan, Ruble ve Rus enerji sektörünün elde ettiği gelirler rekor değerlere ulaştı. Her halükarda, Alman Dışişleri Bakanı'nın hayal ettiği gibi "Rusya'yı mahvetmek" söz konusu değildir.
Devletlerin büyük çoğunluğu için, gelecekte kendilerini nereye yönlendirmeleri gerektiği sorusu giderek daha acil hale gelmektedir. Bu bağlamda, emperyalist devletlerin pek de iyi bir performans sergiledikleri söylenemez. Özellikle ABD giderek savaşın, baskının, çürümenin ve sömürünün "ölüm yıldızı" haline gelmiştir. Her halükarda buradan olumlu bir gelecek, ilerleme ve kalkınmaya destek beklenemez. Buna karşılık, Doğu ve Güneydoğu Asya ile Hindistan'daki şehirler bir başarı öyküsü yazıyor. Kuşak ve Yol Girişimi, Küresel Güney'deki birçok ülke üzerinde muazzam bir cazibe yaratmaktadır. Özellikle Rusya veya da İran'dan ucuz ve güvenli enerji tedariki mümkün göründüğünden, daha önce finanse edilemeyeceği düşünülen uzun vadeli altyapı projelerinin hayata geçirilmesi artık mümkün olabilir.
Ukrayna çatışmasıyla birlikte ABD savaş makinesinin sınırlarına ulaştığı anlaşıldı. Sekiz yıllık savaş hazırlığı, Washington'un şimdiye kadar sahip olduğu en güçlü vekalet iordusunun kurulması ve silah malzemeleri, eğitmenler, gizli birlikler, lojistik, ateş kontrolü ve keşif gibi muazzam Batı desteği bile Ukraynanın başarılı olmasına yardımcı olmadı. Rusya'nın bu savaşı kazanacağı gerçeğinden kaçış yok. Bu da Küresel Güney için yeni eylem seçeneklerinin önünü açmaktadır. Sert yumruk – daha doğrusu ABD emperyalizminin 1945'ten bu yana dünyanın büyük bölümünü ve 1991'den sonra da tüm yerküreyi yönettiği ABD savaş makinesi – titremeye başladı. Gün geçtikçe daha fazla sayıda devlet emperyalizmin pençesinden kaçmakta ve kendilerini yeniden ve emperyalizmden bağımsız olarak işbirliği ve ortaklık içinde örgütlemenin yollarını aramaktadır. Bu ülkeler askeri ve siyasi ittifaklara karşı çıkıyor. Taraf seçmeye zorlanmak istemiyor.
BRICS'ten BRICS + ya Doğru
Bu aynı zamanda BRICS İş Birliğini, zaman zaman pek görünür olmasa da yeniden hareket getirdi. Çin'in bu yıl BRICS dönem başkanlığını üstlenmesiyle birlikte BRICS grubunun BRICS+ Diğer Yakın Tutum İçindeki Ülkeler formatı altında genişletilmesine ilişkin tartışmalar hız kazandı. 23 Haziran 2022 tarihinde bir video konferans şeklinde düzenlenen 14. BRICS Zirvesi, Almanya Elmau Sarayı'ndaki baskıcı ve çatışmacı G7 liderleri toplantısına karşı bir ölçüde iş birliğine ve ilerici kalkınmaya dönük yapıcı bir karşı etkinlik olarak kendini göstermiştir. BRICS zirvesine çok sayıda yan etkinlik eşlik etti: enerji uzmanları, altyapı ve mega proje uzmanları, yolsuzlukla mücadele komiserleri, sendikalar forumu, medya forumu, gençlik kampı ve diğer toplantılar. Son etkinlik bir bakıma daha sonraki BRICS + Diğer Yakın Tutum İçindeki Ülkeler formatının ön gösterimi niteliğindeydi. Sanal toplantıya Cezayir, Arjantin, Mısır, Etiyopya, Brezilya, Kamboçya, Çin, Fiji, Endonezya, Hindistan, İran, Kazakistan, Malezya, Rusya, Senegal, Güney Afrika, Tayland ve Özbekistan'dan 18 devlet başkanı katıldı. Toplantının Konusu: "Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemine Birlikte Ulaşmak üzere Yeni Bir Dönem için Kalkınma için Küresel Ortaklığın Güçlendirilmesi" idi.
Açıkça görülüyor ki Küresel Güney ülkeleri, ABD doları, Dünya Bankası ve IMF'nin sömürüsünden, ABD önderliğindeki Washington Uzlaşısı'nın "sözde kurallara dayalı düzeninden" uzakta ve 2015 yılında BM Genel Kurulu tarafından kabul edilen "Sürdürülebilir Kalkınma için 2030 Gündemine" doğru bir "Yeni Döneme" geçme gerektiğini görmektedir.
Özellikle Kuşak ve Yol Girişimi tüm dünya ve özellikle gelişmekte olan ülkeler için kalkınma fırsatlarının önünü açmaktadır. Avrasya'ya ve giderek Afrika'ya altyapısal yatırımları konusunda büyük beklentiler var. Eğer Çin – neoliberal ekonomik doktrinlerin aksine – güçlü devlet-toplum kontrolü sayesinde yüz milyonlarca insanı aşırı yoksulluktan kurtarmayı (1981'de yoksulluk oranı daha yüzde 88'di), açlıkla mücadele etmeyi, 1.4 milyarlık nüfusa iş ve gelir yaratmayı ve devasa altyapı projelerini hayata geçirmeyi başarmışsa, bu başarı şimdi Küresel Güney'deki pek çok insan için bir örnek, teşvik ve destektir.
BRICS+ Diğer Yakın Tutum İçindeki Ülkeler formatı işbirliği için varolan tüm yaygın desteğe rağmen, genişlemenin nasıl şekillenebileceği, yeni iş birliğinin nasıl bir niteliğe sahip olabileceği, ekonomik ve siyasi entegrasyonun ne ölçüde gerçekleşebileceği konusunda farklı fikirler de var. Örneğin, yapısal sorular tartışılıyor: Şu anda Rusya ve Çin tarafından giderek artan bir şekilde geliştirilmekte olan bölgesel iş birliği, küresel bir işbirliğine nasıl entegre edilebilir? Ayrıca, salt serbest ticaret anlaşmalarının ne kadar uygun olduğu ya da yeni, daha dengeli bir ekonomik düzenin mümkün olup olmadığı gibi esaslı sorunlar da bulunmaktadır. Washington tarafından dayatılan neo-liberal küreselleşme – özünde Anglo-Amerikan finans sermayesinin sınırsız küresel sömürü hakkı – ısrarı söz konusu. Buna yanıt olarak, Dünya Bankası ve IMF'ye alternatif olarak, Yeni Kalkınma Bankası gibi, sürdürülebilir kalkınmaya yönelik bir finans ve kredi yapısı kurulmalı ve genişletilmelidir.
Güney Ülkelerinin Örgütlenmesi
BRICS İş Birliği'nin özgün niteliği, her bir 5 üye ülkenin kendi kıtasındaki bölgesel iş birliği yapılarının lider ülkesi olmasıdır: Brezilya Mercosur'da, Çin Şangay İş Birliği Örgütü'nde , Çin-ASEAN Serbest Ticaret Bölgesi'nde ve Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık'ta (RECEP), Hindistan Güney Asya Bölgesel İş Birliği'nde (SAARC), Güney Afrika Güney Afrika Kalkınma Topluluğu'nda (SADC), Rusya Avrasya Ekonomik Birliği'nde (EAEU). Bu saydığımız bölgesel iş birlikleri BRICS+ Diğer Yakın Tutum İçindeki Ülkeler formatı altında birleştirilebilirse, Küresel Güney'in en az 35 üye ülkeli – ve daha sonra çok daha fazla üyesi olan- küresel bir örgüt ortaya çıkacaktır. Dünya nüfusunun büyük çoğunluğu bu örgüt etrafında toplanacak, dünya kara yüzeyinin büyük çoğunluğunda yaşayacak ve dünyanın ekonomik gücünün büyük kısmını oluşturacak. Bu büyüklük, bugün hala kenarda bekleyenleri de çekebilecek muazzam bir çekim gücü yaratacaktır.
1955'te Bandung Konferansı'nda ortaya çıkan "Bağlantısızlar Hareketi "ne benzer şekilde, 2022'de de Küresel Güney'in yeni bir örgütü ortaya çıkıyor. Ancak, bugün tamamen farklı koşullar altında: 1955'te ABD imparatorluğunun ekonomik ve askeri gücü çok fazlaydı- 2022'de ABD emperyalizmi en iyi ihtimalle eski halinin sadece küçük bir gölgesidir.
Sanayi üsleri zayıflamış, altyapısı harabeye dönmüş, işçi sınıfı yoksullaşmış, orta sınıfı mahvolmuş, politik liderler kadrosu yozlaşmış ve stratejik düşünme yeteneğinden yoksun hale gelmiştir. ABD İmparatorluğu savaşlarını kredi ile yürütmekte ve dünyanın geri kalanının bu savaşların bedelini ABD doları ile ödemesini istiyor. Ukrayna savaşı ile birlikte gerçek an geldi: Aynı derecede yozlaşmış ABD ordusu, tamamen borçlarla finanse edilmiş askeri-sanayi kompleks, gerçekte devasa bir para aklama makinesi, Afganistan da pikap kamyonetlerde kullanılan Kalaşnikoflarla ve üçüncü sınıf düşman birlikleriyle zaten başa çıkamadı ve Rus ordusu gibi profesyonel bir orduyu kontrol altında tutmaktan aciz. ABD dolarının her şeye gücü yetmiyor, yenilmez ABD ordusunun büyüsü de parçalanıyor. BRICS + BRICS+ Diğer Yakın Tutum İçindeki Ülkeler formatının oluşma ve büyüme şansı 1955'e kıyasla çok daha yüksek.