Hakkımızda Sosyalist Birlik (Marksist)
Birgün Yazarından Gerçekçi Ukrayna Değerlendirmesi
Gülizar Özkaya
Fransa ve Almanya Irak Savaşında olduğu gibi ABD ve ABD yarı-sömürgesi Britanya'nın yolunu izlemek istemiyor. Çünkü bu Avrupa Birliği'nin kısa ve uzun vadeli çıkarlarına aykırı.
Yazıyı buradan okuyabilirsiniz.
Sosyal demokrat Olaf Scholz liderliğindeki yeni Alman hükümet tıpkı, Hıristiyan demokrat Angela Merkel liderliğindeki eski hükümet gibi her fırsatta haksız tarafın Rusya olduğunu, Almanya'nın her koşulda Ukrayna'nın yanında olduğunu, bir saldırı halinde hem NATO'nun hem de AB'nin Rusya'ya karşı yürürlüğe koyacağı yaptırımlara katılacağını açıklıyor.
Ancak Ukrayna'ya silah verme taleplerini reddettiği gibi Kuzey Akım 2 doğalgaz hattının iptal edilmesi için başta Washington olmak üzere birçok müttefikten gelen çağrıları da geçiştiriyor.
Federal Alman Başbakan Olaf Scholz'un çabaları, kriz çözülmese de sıcak savaş tehlikesinin ötelenebileceğini gösteriyor.
Önce ABD'ye gidip Başkan Biden'la görüşen Scholz, Wall Street Journal gibi ana akım medya organlarının "Almanya artık güvenilir bir müttefik değil" gibi yorumlarıyla artan baskıya rağmen, tıpkı selefi Merkel gibi temel tutumunu değiştirmedi. Rusya'ya karşı ses tonu sertleşse sorunun diyalogla çözülmesi gerektiğini savunmaya devam etti.
Aynı tavrını Berlin'deki 'Weimar Üçgeni' zirvesinde de sürdürdü. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ve Polonya Cumhurbaşkanı Andrey Duda'nın katıldığı bu buluşma önemli. Çünkü aralarında başka anlaşmazlıklar da olan bu üç ülke 11 yıldır ilk kez bir araya geldiği gibi krizin çözümü konusunda da Minsk Anlaşması'nı işaret ettiler.
Hatırlanacaktır, 2014 yılında da benzer bir kriz yaşanmış, 12 Şubat 2015'te Rusya, Ukrayna, Fransa ve Almanya liderlerinin Beyaz Rusya'nın başkenti Minsk'te imzaladığı anlaşmayla sorun geçici de olsa çözülmüştü. Anlaşmaya göre Ukrayna'ya ağır silahlar ve yabancı askeri birlikler yerleştirilmeyecek, ülkenin doğusundaki Rus azınlığın yaşadığı bölgelerde özerk yönetimler kurulacaktı.
Scholz'un da bu doğrultuda çabalarını sürdüreceği görülüyor. Nitekim bugünlerde Scholz Paris ve Kiev'den gelen konuklarıyla görüşürken, Berlin'de daha alt düzeyde bir zirve daha gerçekleşti. Almanya, Fransa, Ukrayna ve Rusya temsilcilerinin katıldığı bu küçük zirve 'Normandiya Dörtlüsü' olarak biliniyor. İlk kez bu dört ülkenin liderlerinin katılımıyla gerçekleştirilen bu oluşum, ilk Ukrayna krizini Minsk Anlaşması'yla çözen süreci başlatmıştı.
Almanya Başbakanı Scholz, önümüzdeki hafta önce Kiev'e ardından da Moskova'ya giderek, Avrupa'yı bir savaşın eşiğine getiren krizin şiddetini düşürmeye çalışacak. Enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü Rusya'dan karşılayan Almanya, en azından bu nedenle bir sıcak savaşı önlemek zorunda.
Bu krizin çözümü içinse Avrupa'nın, ABD'den bağımsız uluslararası ve güvenlik politikaları geliştirmesi gerekiyor.
Fransa ve Almanya bunu başarabilir, Macron ve geçmişte de Merkel zaman zaman bunu dile getirdiler ama bunlar hep sözde kaldı.
ABD'nin ise çözüm aramadığı, adeta çözümsüzlüklere yatırım yaparak, yeni bir soğuk savaşa yol açtığı görülüyor. Tüm aksi yöndeki anlaşmalara, verdiği sözlere rağmen ve müttefiklerine danışmaya tenezzül etmeden NATO'yu doğuya doğru genişletmeyi sürdürerek, Rusya'nın patlamaya hazır bir barut fıçısı haline gelmesine yol açtı. 1990'lardan bu yana NATO'ya üye olan 14 ülke elbette bu kararı kendileri verdi. Ancak bütün üyelik süreçlerinin ABD dayatması sonucu gerçekleştirildiği biliniyor.